BOLU'DA 1963 YILI EKİM AYI OLAYLARI:
*Bolu Halkevi, Tiyatro Kolunu kurdu ve ilk olarak da “Yağmurcu” oyununu sahneye koymak üzere çalışmaya başladı. Bu mutlu çabalarından dolayı Halkevi yöneticilerini kutlarız.
*Bu güne dek Sakarya Okulu'nun altında barınan Ana Okulu,17 Ekim 1963 Perşembe günü yapılan bir törenle aynı okul yanındaki yeni binasına taşındı. Eğiticilerine ve küçük yavrularına başarılar dileriz.
1963 YILI KASIM-ARALIK AYLARININ OLAYLARI:
*17 Kasım tarihinde yapılan mahalli seçimlerde, İsmail Özer Belediye Başkanı seçildi. Kendisini tebrik eder, başarılar dileriz.
*Bolu Halkevi, Yıllık Genel Kurul Toplantısını yaptı. Gündüz Çelikelli'nin tekrar başkanlığa seçildiği Yönetim Kurulu, aşağıdaki kişilerden teşekkl etti. Ayhan Tüzün, Muzaffer Namdar, Şerafettin Gülşen, Rafet Bulut, Ender Özüyaman, Erkan Tüzün. Yeni Yönetim Kuruluna başarılar dileriz.
*Bolu Erkek Öğretmen Okulu Öğrenci Derneği seçimini, Ali İhsan İngenç'in başkanı olduğu “İngeç Grubu” kazandı. Kendilerini tebrik ederiz.
*Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen “10 Kasım Atatürk” konulu resim yarışmasında, Türkiye Orta Dereceli Okullar Arası'nda; Kız İlköğretmen Okulu'ndan Vesile Kurt birinci, Erkek Öğretmen Okulu'ndan Necati Bakırcı ikinci, yine Kız İlköğretmen Okulu'ndan Selma Homurlu üçüncü olmuşlardır. Hediyeleri Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Nuri Kodamanoğlu tarafından bizzat verilen genç sanatçılar ile öğretmenleri değerli ressam Mehmet Yücetürk, Osman Oral ve Orhan Ersoy'u başarılarından dolayı tebrik ederiz.
*Bolu Kız Öğretmen Okulu son sınıf öğrencilerinin staja girmeleri dolayısı ile Okul Temsil Kolu, kılavuz öğretmen Ahmet Anıl başkanlığında bir gece düzenledi. Bu gecede “Yapışkanlar” oyunu başarı ile oynandı.
*Bolu Öğretmenler Derneği, Ankara'ya bir gezi düzenledi ve gece de “Uyuyan Güzel” Balesine gidildi.
*Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay Bolu'ya geldi ve Topçu Taburu ile Piyade Alayı'nı teftiş etti.
*Hemşerimiz Diş Tabibi Tahir Özkan'a gösterdiği üstün başarıdan dolayı ABD Hükümeti tarafından sertifika verilmiştir. Tebrik eder başarılar dileriz.
*Yapılan denemelerin müsbet sonuçlanması sebebiyle Bolu'da bundan böyle Tütün ekimine müsaade edileceği öğrenilmiştir. Ekonomik yönden Bolu'ya sayısız faydaları olan tütün ziraatinin köylümüze hayırlı olmasını dileriz.
*Bolu Ticaret Odası Başkanlığı'na Sadık Aytuğlu seçilmiştir. Tebrik eder başarılar dileriz.
*Bolu Suni Tahta Fabrikası,” Sümerspor” isimli bir kulüp kurdu. Lacivert –beyazlı kulübe başarılar dileriz.
BOLU NİÇİN KALKINAMAMIŞTIR KONULU OTURUMUN HATIRLATTIKLARI
Muhsin KARAMANOĞLU
( Sene 1944.Hala sarsıntısını geçiremediğimiz Büyük Deprem olmuş. Güzel Bolu'muzda zarar görmeyen insan; hasara uğramayan bina kalmamıştı. Yıkılanlar da pek çoktu. Can ve mal kaybı herkesi kötümser yapmış, en güzel caddemiz 27 Mayıs ve Hükümet Caddesi'ndeki üç, dört katlı binaların birer katı alınmış, gözleri rahatsız eden birer cüce haline getirilmişti. Söz konusu köylere intikal etti, Karacasu Köyü'nde yıkılmayan ev kalmamıştı, yalnız üç ev ayakta; bunlar da oturulacak durumda değildi.)
Sene 1944.Hala sarsıntısını geçiremediğimiz Büyük Deprem olmuş. Güzel Bolu'muzda zarar görmeyen insan; hasara uğramayan bina kalmamıştı. Yıkılanlar da pek çoktu.
Can ve mal kaybı herkesi kötümser yapmış, en güzel caddemiz 27 Mayıs ve Hükümet Caddesi'ndeki üç, dört katlı binaların birer katı alınmış, gözleri rahatsız eden birer cüce haline getirilmişti.
Böyle bir afetin olmasını en katı yürekliler bile istemezdi; fakat olan olmuş, şirin Bolu'muz harabeye dönmüştü.
Bayındırlık Bakanlığı'nın teşkil ettiği Deprem Amirliği, mahalleleri tarayarak binaların durumlarını tespit etti. Birçoğuna yıkım ve birçoğuna da ağır hasar esaslı tamir raporu verdi.
Memleketin geleceği için bundan istifade edilmesi icap ederken maalesef her işimizde olduğu gibi hatır ve gönül bu işte de rolünü oynadı; Verilen tamir ruhsatları ile halka iyilik yapalım derken memlekete fenalık yapıldı. O zaman açılacak yollar açılmadı ve Belediyemize ağır bir külfet yükletildi.
Hükümet Konağı da içine girilemeyecek kadar ağır hasara uğramıştı. Eşya, evrak ve mefruşatın çıkarılması ihaleye konuldu. Daireler barakalara yerleştirildi.
Kısa bir zaman sonra iş hayatı nispeten canlanmıştı. Herkes başını sokacak bir baraka yapmış veya evini tamire uğraşıyordu.
Orman Alay Komutanı Saip Çalkavur'un yaptırdığı Mahfel binasında; Vali, daire reisleri ve bazı memleketin ileri gelenleri toplanıyor. Memleketin imar ve geleceği hakkında konuşuyordu.
Söz konusu köylere intikal etti, Karacasu Köyü'nde yıkılmayan ev kalmamıştı, yalnız üç ev ayakta; bunlar da oturulacak durumda değildi.
Karacasu Köyü'nün mevkiini; kaplıcalara yakınlığını, Bolu'muzun turizmden beklediği kazancı ve önemini ileri sürerek bu köyde gelişi güzel inşaata izin verilmemesini, acele bir plan yapılarak modern bir köy kurulmasını Vali Sükuti Tükel'den rica ettim.
Bu teklifim, herkesi ilgilendirdi. Üzerinde bir hayli konuşmalar ve fikir teatisi yapıldı. Orman İşletme Müdürü, elinden gelen her fedakârlığı ve hizmeti yapmaya hazır olduğunu bildirdi. Ne yazık ki bu işte de hatır ve gönül ön plana geçti ve bu gün hepimizin ruhunu sıkan daracık yolu, karmakarışık Karacasu Köyü yeniden kuruldu.
Depremden pek az bir zaman geçmişti. Dairemde işime dalmış çalışırken, Belediye Reis Vekili Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Nedim Bey geldi.
Pek mühim bir şeye karar verdim. Bana hemen Hisar altındaki boş; Hazine ve Belediye'ye ait arsaların paftasından bir örnek verin dedi.
Ne yapacaklarını sordum, Evsiz ve arsası olmayan fakir halka dağıtacağını, depremde kulübeleri yıkılan bu zavallıları bir mesken sahibi yapacağını uzun uzun izah etti.
Fikir çok güzeldi, fakat memleketin Ankara kapısı olan bu sahada yapılacak gecekondu misali evlerin manzarası hiç düşünülmüyordu.
Fen Memuru'nun vazifede olduğunu, planın ancak iki gün sonra verilebileceğini söyleyerek Nedim Bey'i gönderdim.
Şehir Lokali'nde (Ahmet Yazıcı'nın işlettiği kıraathane) Belediye Encümen üyesi merhum Mehmet Alpay, Ali Rıza Gökcesu, Seyfettin Karageyik ve Ahmet Yazıcı'yı buldum. Durumu kendilerine anlatarak Reis'in bu fikirden vaz geçirilmesini rica ettim. Vazgeçirttiler.
Fakat!.. Seneler geçti, Hisar'ın hemen altında Ankara şosesinin tam üzerinde bir mahalle kuruldu; İmar planından mahrum, biri biri üzerine binmiş şekilsiz evler. Daracık eğri büğrü yollar, karma karışık bir mahalle.
Bu mahallenin bir eşi de Mudurnu yolu üzerinde kuruldu. İtaatsiz mahalle.
Her işte ve her şeyde ilk intibaın, insanlar üzerinde büyük bir tesir yarattığı inkâr edilemez bir hakikat. İşte Ankara'dan ve Mudurnu cihetinden gelen yolcular ilk önce bu mahallelerle karşılaşıyorlar.
Bolu'muzun turistik bir şehir olmasını hepimiz candan arzu ediyoruz. Memleketimizin güzelleştirilmesi ise hepimizin vazifesi. İlgililerden ve bilhassa Belediye Reisimiz ve bundan sonra gelecek Belediye reislerimizden ricamız. Her şehrin imar planına göre bir inkişaf ve iskân sahası vardır. Bu hudutlar içinde, gelişi güzel bina yaptırılmaması, yapılan bu hatalar gibi sonradan telafisi mümkün olmayan hatalara düşülmemesi…
(Çele Dergisi 11. Sayı. Ocak 1964.Sh:32,33. Muhsin KARAMANOĞLU)
DÖRTDİVANLI HİLMİ
Dinçer Ruscuklu
(Bahsetmek istediğim köy Gerede'nin Dörtdivan nahiyesinin Doğancılar köyüdür. Şair o köyde doğup o köyde öldü. Bu güne kadar da gizli kaldı o güzel değişleriyle.)
1903 yılında ölmüştü O,mezarını iki taşla sınırladılar. Yalnızca iki taş. Bu taşlar o kişiyi 60 sene beklediler. Hala bekliyorlar, fakat eskisi gibi sessiz değil, şimdi o taşlar abide gibi duruyor insanın karşısında ve diyorlar ki, burada bir zamanlar halk şairi “Dörtdivanlı Hilmi” yatıyor.
Bu ismi belki yadırgadınız, şimdiye dek duymadığınızdan. Niçin, bir Dertli, bir Karacaoğlan değil bu bahsedilen? Diye düşündünüz. Zira şimdiye kadar köyünden başka tanıyanı yoktu onun. Şiirleri de bu zamana kadar o köyde, ya bir tanıdığın ağzında, ya da eski bir kaydın üzerinde kalmıştı.
Bahsetmek istediğim köy Gerede'nin Dörtdivan nahiyesinin Doğancılar köyüdür.
Şair o köyde doğup o köyde öldü. Bu güne kadar da gizli kaldı o güzel değişleriyle.
Eğer Cevdet Canbulat onun bir şiirini bulup ve meraklanıp Dörtdivan'a kadar gitmeseydi belki ilelebet de gizli ve ölü kalacaktı.
Evet, şunu söyleyebilirim ki, Cevdet Canbulat memleketimizde ölmüş bir ozanı diriltti ve şiirlerinin ekserisini, yorucu çalışmalarından sonra bir kitapta topladı. Bu kitabıyla yalnız Bolu'ya değil Türk Folkloruna da büyük yardımları dokundu Cevdet Canbulat'ın.
Artık Dörtdivanlı Hilmi'nin yalnızca Bolu'da değil, çok kısa bir zamanda bütün Türkiye'de isminin yayılacağına, koşmalarının, destanlarının ağızdan ağza dolaşacağına şüphemiz yoktur.
Kendisini candan tebrik ederiz.
Bakın Dörtdivanlı Hilmi, bir beyitinde gerçeğe ne kadar yaklaşıyor.
Kavak meyve vermez, diken de sümbül,
Yarasa toy olmaz, leylek de bülbül.
Deve katır olmaz, merkep de düldül.
Bin yıl tımar etsen küheylan olur mu?
…..
Kâmiller nasihat dinleyin çokça,
Mangır altın olmaz, demirden akçe,
Her yerde gül bitmez, bostanda yonca,
Bülbül ötmek ilen Gülşen olur mu?
…
Tunçtan kılıç olmaz, ağaçtan bıçak,
Nekes cömert olmaz, muhannet koçak,
Kâğıt tandır olamaz, kerpiçten ocak,
Odun yakmak ilen külhan olur mu?
…
Dümbelek davul olmaz, düdükten zurna,
Serçe keklik olamaz, doğan da turna,
Kargayı besleyin şahin olur mu?
…
Şairler çalarlar tanbur ile saz,
Tavuk horoz olmaz, ördek dahi kaz.
Cahil vââz dinlemez, muhannet niyaz,
Mevla'nın indinde insan olur mu?
…
Gayetten makbuldür okuyup yazan,
Muhannet neylesün deryada yüzen,
Dağlarda büyüyüp yabanda gezen,
Kâmiller içinde irfân olur mu?
(Çele Dergisi 12. Sayı.Şubat 1964. Sh:19,20.Dinçer Ruscuklu)