ABANT ORMANLARINDA ZARARLILARIN SALDIRISI SÜRÜYOR!
Abant Ormanları; barındırdığı bitki ve hayvan varlıklarının zenginliği açısından Türkiye'nin en önemli doğal miras alanlarından birisi. Fakat son 20 yılda, Türkiye ormanlarına yayılan “Göknar Kabuk Böceği” Abant Ormanları'na da önemli zararlar vermiş. Konunun uzmanlarınca yapılan açıklamalarda; yaygın olarak iki tür Göknar Kabuk Böceği'nin (Büyük ve Küçük Göknar Kabuk Böceği) Abant Ormanları'nda yüz binlerce metreküp dikili göknar ağacına zarar verdiği belirtiliyor.
Ormanlarımızdaki zararlı böcekleri yok etmek için, bazı idarecilerin ilginç önerilerini; “ormanların, havadan uçaklarla en etkili şekilde ilaçlanması!” ,”Zararlıların yayıldığı sahalarda toplu ağaç kesimi!” veya kenelerin yok edilmesi için “ormanların yanmasının yararlı olduğu” yönündeki açıklamaları basında ilgiyle takip ediyoruz!..
Konunun uzmanı olan bilim adamlarının açıklamalarında ise; doğal dengeyi bozmadan, öncelikle biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanılmasının, en doğru ve uzun vadeli çözüm yolu olduğu belirtiliyor. Orman zararlısı böcekleri tüketen* “avcı böceklerin doğaya salınması”,*” aşk tuzağı (feromon)ile karşı cins böceğin kokusunu yayan tuzaklama “,* “özel tuzak ağaçların orman içi geçiş sahalarına yerleştirilmesi”, *“zararlı böceklerle beslenen kuş türlerinin yetiştirilerek ormanlara salınması” vb. yöntemlerin kullanılmasının da yararlı olacağı belirtiliyor.
Orman yangınlarının verdiği zararlardan daha büyük kayıplara yol açan zararlı böceklere karşı yürütülen mücadelenin sonuçlarını bizzat ormanda görmek için, Abant'a haber ekibimizle bir gezi düzenledik.
KURULAN SEKS TUZAKLARI, AVCI BÖCEKLER, KUŞ YUVALARI NE KADAR İŞE YARADI?
1.7.2008 tarihinde Abant'ta, Orman Genel Müdürü'nün katıldığı “Göknar Kabuk Böceği” zararlısı ile ilgili bir toplantı yapılmıştı. Orman Genel Müdürü'nün, Orman Koruma ve Yangınla Mücadele Daire Başkanı'nın, Bolu, Ankara, Amasya, Bursa, Sinop, Kastamonu, Zonguldak Orman Müdürleri, İşletme Müdürleri vb.nin katıldığı toplantıda; Göknar Kabuk Böceği'ne karşı mücadele edilmesi yönünde önemli kararlar alınmış, bir acil eylem planı belirlenmişti…
Hatırımızda kaldığı kadarıyla; Amasya, Taşköprü, Ayancık İşletmeleri'nde Laboratuvarlar kurulmasına, burada bilimsel çalışma yapacak teknik elemanların yetiştirilmesine, avcı böceklerin üretilmesine vb.karar verilmişti. Böcekli sahalarda, mücadele bitmeden normal üretime geçilmemesi, orman böcek geçiş alanlarına, depolara, ara depoların kabuk soyma sahalarına, “feromon-aşk tuzakları” yerleştirilmesi, zararlı böcekleri tüketen faydalı avcı böceklerin ve kuşların yetiştirilerek sahaya salınması gibi pek çok konu gündeme alınmıştı…
Abant Ormanlarında üretim-kesim çalışması yapılan sahalara, Bolu Gündem araştırma ekibi olarak yaptığımız gezi ile uzun süredir gidemediğimiz Abant 'ta neler olup bitiyor yakından gözleriz diye düşündük…
Abant bu günlerde çok kalabalık! Özellikle, giyim kuşamlarıyla hemen ayırt ettiğimiz, güney ülkelerinden gelen turistlerle dolu. Evlerindeki, ülkelerindeki genel havadan kurtulmuşçasına; özgür, rahat tavırlarıyla da ilgimizi çeken bu güney ülkelerinden gelen turistlerin hanım olanlarının, sakin köşelerde, başörtülerini de aşağı doğru sıyırıvermeleri, Abant çayırlarında çoluk çocuk yayılmaları ilginç görüntüler oluşturuyor. Gayrı ihtiyari hemen fotoğraf makinelerimize sarıldık, fakat gazetecilik etiği bizi durdurdu. Bırakın bu aileler, hanımlar Türkiye'de bari rahatça dolaşsınlar dedik kendi kendimize…
ORMAN İŞÇİLERİ İLE SÖYLEŞİ
Abant Gölü'nü şöyle bir dolandıktan sonra, fayton işletmecilerine, orman kesim çalışmalarının ne tarafta yapıldığını sorduk. Örencik, Çepni yaylaları tarafına uzandık. Asfalttan ayrılıp bize gösterilen orman yoluna girdik. Ormana girince, çalışanların ne tarafta olduğunu, kesim motorlarının her yanı saran sesleri işaret ediyor zaten. Bir grup orman işçisini, kesilen ağaçların kabuklarını soyarken bulduk. Ellerinde baltalarla, yere yıkılan ağaçların kabuklarını soyan vatandaşlara selam verip, yakınlarındaki ağaçların gölgesine oturduk. Dağda, işin başında da olsa, misafir misafirdir. Bizim vatandaşımız böyledir. İşi bırakıp hepsi yanımıza geldi. Bir işçi hemen piknik tüpe çaydanlığı koydu, yanımıza oturdu. Çalışanlar, kısa bir iki söyleşiden sonra;” Kusura kalmayın, bu günlük yövmiyeyi daha doğrultamadık!”deyip, işlerine koyuldular.
Diğerlerine göre daha yaşlıca olan ve adının H… olduğunu öğrendiğimiz işçi yanımızda kaldı, onunla söyleşmeye yöneldik.
Önce, işlerin nasıl olduğunu, orman gelirlerinin durumunu sorduk. Bir dokun bin ah işit misali:
” Halimizi görüyorsun işte! Bu sıcakta, hiçbir garantimiz, güvencemiz olmadan çalışıyoruz. Geçmişte nice arkadaşımız ağacın altında kaldı, traktör kazası yaptı. Ölen giden mi sorarsın, sakat kalan mı sorarsın. Bu orman devletin ormanı, İş devletin işi… Burada kaza yapıp ,ölüp kalsan, sahibin yok.Katiyen devlet,orman idaresi sahip çıkmaz.Başına geleni çeker,gidersin!
Yıllar öncesinin kesim, çekim, sürütme için ödenen fiyatları değişmedi. Piyasa aldı başını gidiyor, bizim aldıklarımız, benzin mazot misli misline katlandı. Bize verilen para yıllardır olduğu yerde sayıyor. Başka çaremiz yok, mecburen bu işi yapıyoruz. Traktörün, kesim motorunun mazotunu, yağını karşılamaz işletmenin verdiği para. Emeğimiz de bedavaya geliyor. Ne yapalım, memlekette başka iş mi var!”
Konuyu, 2008 de dinlediğimiz toplantıdaki orman zararlısı Göknar kabuk böceğine getirdik. Ağaçlarda böcek zararlısının durumu ne âlemdedir, orman idaresi ne yapıyor, dedik. H…. Hemen kabuk soymakta olan oğlunu çağırdı.
“---Oğlum böcekli bir kalın kabuk kes gel, dedi. Adının N… olduğunu, liseyi iki sene önce bitirdiğini, üniversite sınavlarına hazırlandığını öğrendiğimiz N… ,el büyüklüğünde bir kabuk getirdi. Kabuğun üzerindeki küçücük delikleri göstererek;
“--- İşte, bakın bir böcek şu delikten başını çıkarmış, dedi. Dikkatle baksak da göremedik. Eliyle işaret edince fark ettik. Yabani arıya benzeyen, fakat daha ince yapılı ve küçük, antenleri olan bir böcek fark ettik.
“---Ağabey, esas düşman bu değil. Bu sinek gibi bir şey… Çok sık görülmez. Esas bizim ormana zarar veren kalın kabuklu, tüylü, bir böcek var. İçine girdiği ağacı tepesinden kızartır, kurutur. Yaşlı ağaçlardan bulut gibi uçuşup etrafa yayılır. Bizim soymuk dediğimiz, ağacın kalın kabuğunun altında ince bir derisi vardır, bu namussuz onu yer, ağacı kuruturmuş, yıllardır kökünü kurutamadılar, kabuğun altını yol yol oyar ağacı kurutur” diye anlatmaya başladı.
Peki, Orman İdaresi ne yaptı deyince;
“--- Önce ormana naylondan kokulu tuzaklar kurdular. Biz bu tuzakların içine arada sırada bakarız. İçinde ölü sinek, arı, böcek doludur. Tek tük de o dedikleri böceklerden gördüm! Zaten bu tuzaklar bir kış geçince yıkılıp, dağılıp gidiyor!
N… nin Babası söze karıştı.
--Geçen senelerde bizim yaylaya, elindeki kutulara böcek toplayan bir adam geldi. Böcek uzmanıymış. Yaylada oturduk, misafirimiz oldu. O da dertliymiş. Bizim işlere devlet doğru dürüst para ayırmıyor. Ben buralara kendi hesabıma gelip araştırıyorum. Her şeyin kolayını bulmuşlar, ilacı da, şu tuzakları da yabancı ülkelerden satın alıp geçiyorlar, dedi.
Orman işçisi H… sözü fazla uzatmadı;” Beyim uzun lafın kısası, biz bu tuzakların, kuş yuvalarının pek bir faydasını görmedik. Kış kuvvetli olursa bu böcekler biraz azalıyor. Ben bildim bileli 15 seneyi geçkindir bu böcekler ortalığa yayıldı. Çok da telefat verdirdiler ormana. İnşallah önü kesilir” dedi. Çaylarımızdan son yudumlarımızı alıp,çalışanların daha fazla zamanını almamak için, H.. ve oğlu N… ye teşekkür ederek yanlarından ayrıldık.
Göl kıyısına inip, burada turistleri bekleyen fayton sahibi köylülerin yanına indik. Bir göl turu ne kadar, bu işler karnınızı doyuruyor mu, diye sorduk. Faytonla Abant Gölü'nün etrafını atla dolaşmak çok pahalı diye sorduk. Onlar da dertli:
“--Beyim, ben Mudurnu'nun Samat köyünden buraya iki saat yokuş tırmanarak geliyorum. Yağmur çamur, soğuk, sıcak demeden, aşağı yukarı her gün gelip akşama köye dönüyorum. Bu işlerin, evin geçimine üç beş kuruş faydasının ötesinde bir getirdiği yok. Hem bunu da bize çok görüyorlar. Bu işi elimizden almaya kalktılar. Şu gördüğün Erenler Tepesi'ne çok yıldızlı otel yapacaklarmış. Oradan aşağıya teleferik kuracaklarmış. Şu tepenin eteğinde, bizim meralara top sahası yapacaklarmış. Köylüleri, hayvanlarını da o zaman buralara sokmayacaklarmış. Abant, atalarımızdan beri bizim yaylamız. Biz bu yaylalar olmadan geçim sağlayamayız. Hayvancılığımız biter. Bu lüks otele, teleferik hattına yapacakları masrafın kıkta birini köylüye iş bulmaya ayırsalar daha iyi olmaz mı? Fayton çalıştıranlara,”kolay gelsin!” deyip dönüş yoluna koyulduk. Vatandaş dönen oyunların farkında, lakin çözüm bulamıyor kendince.
UZMANLARIN ORMAN ZARARLILARI HAKKINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ
Orman işçisi H…. Ve oğlu N…. nin bize gösterdiği böceğin fotoğraflarını, konunun uzmanı bilim insanlarına sorduk. İÜ. Orman Fakültesi'nden böcek bilimci(Entomoloji) profesör hocamızın bize yanıtı hiç gecikmedi.Yeterince net olmayan,gönderdiğimiz fotoğrafları inceleyerek; “Bu böceklerin, büyük bir olasılıkla Göknar Odun Arısı, derhal bu sahalarda ciddi tedbirler alınmalı, özellikle tuzak ağaçlama yöntemi kullanılmalı” diye görüş ve önerilerini e-posta ile bize aktardılar. Duyarlılıkları için kendilerine teşekkür ediyoruz. Ayrıca bize, Abant Ormanları'nda görülen zararlı bazı böceklerle ilgili olarak gönderdikleri bilgileri ve fotoğrafları okurlarımızla paylaşıyoruz:
*Orman işçilerinin isimlerini veremiyoruz, sebebi ekmek meselesi, iş vermezler diye çekindiler, bizde saygı gösterdik.
1.GÖKNAR BÜYÜK KABUK BÖCEĞİ (Pityokteines curvidens)
Ülkemizde en yaygın şekilde görülen orman zararlılarındandır.2,5-3,2 cm. büyüklüğünde, koyu kahverengi renkli, üzeri sarımsı--kahverengimsi görünümlü, uzun kılları olan, kalın kabuklu, uçucu bir böcektir. Uzun antenleri ve bacakları açık kahverengidir.
Bu orman zararlısı, öncelikle; hastalıklı ve yaşlı göknar ağaçlarını seçer. Ladin, çam, sedir ve servilere de yerleşir. Fakat en büyük zararı göknar ormanlarına verir.
Yılda iki katlı bir generasyonu vardr. Birinci uçma-yayılım dönemi; Mart ve Nisan aylarıdır. İkinci uçma-yayılım dönemi; Haziran ve Temmuz aylarına rastlar. Ağacın dış kabuğunu delerek içeri giren zararlı, burada, 20-40 arası yumurta bırakır. Ağacın iç kabuğunu yok ederek galeriler açar ve tepe noktasından başlayarak ağacın kurumasına sebep olur.
2.GÖKNAR KÜÇÜK KABUK BÖCEĞİ.(CRYPHALUS PİCEAE )
Ergin böcek 1,2-1,8 mm. büyüklüğündedir. Göknarların önemli bir zararlısıdır. Kural olarak ince kabuklu materyalleri tercih eder. Bu nedenle genç ağaçlarla, yaşlı ağaçların dallarında ve tepeden aşağıya belirli bir kısmına kadar zarar yapar. Ayrıca kesimlerden sonra ormanda terk edilen kesim artıklarını ve ağaç tepelerini tercih eder. Ağaç tepeleri kiremit kırmızısı bir renk alarak kurur.
Yılda 1-2 generasyonu vardır. Birinci uçma zamanı Mart-Nisan ikincisi ise Haziran aylarına rastlar. Ana yolu meydan şeklindedir. Genç erginler bulundukları yeri iğne başı büyüklüğündeki bir uçma deliğinden terk eder. İkinci generasyonun populasyonuna Eylül hatta Ekim aylarında rastlanır.
3.GÖKNAR ODUN ARISI.(Urocerus augur-Klug)
Orta Avrupa'da, özellikle Alp mıntıkasında ve Kuzey Afrika'da görülür. Türkiye'de; Karabük, İstanbul, Düzce, Bursa vb. yörelerde görülür. Genellikle göknar ve nadiren ladin ve ardıçlarda zararlar oluşturur.
Dişi erginleri,45-65 mm. boyundadır. Koyu kahverengi-siyah donuk sarı arası renklerdedir. Antenleri sarı parlak renktedir. Erkekleri,15-30 mm. dir. Göknar gövdelerine yerleştirdiği yumurtalardan çıkan larvaların uçma dönemi; Temmuz, Ağustos aylarına rastlar.
4.SARI GÖVDELİ ODUN ARISI (Urocerus giges-L.)
Avrupa ve Asya'da geniş bir yayılımı vardır. Türkiye'de; Sapanca, Uludağ, Düzce, Bolu, Ayancık, Karabük, Araç, Artvin, Adana, Antalya, Mersin vd. yörelerde görülür. Ağaç gövdesinde kanallar açarak zarar oluşturur.Göknar,Ladin,Çam,Sedir,Meşe,Kavak, Dişbudak vb. ağaçlarda zararlara yol açar.Genellikle zayıf ,yaşlı ve yeni kesilerek ormanda kalmış ağaçları tercih eder.