Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Soner Yalçın, 15 yıl önce Bolu'ya bağlı Yığılca'da işlenen bir cinayetin ayrıntılarına ilişkin, “15 yıllık bir faili meçhul cinayetin tanıklığı” adlı bir yazı yazdı.
Soner Yalçın yazdığı yazıda, olayın ayrıntıları ile ilgili olarak şu satırlara yer verdi: “Üç kişiydiler. İstanbul'da Çınar Oteli'nin önünden kaçırıldılar. Kaçıranlar yedisekiz kişiydi; ellerinde silah vardı ve tek tip yelek giymişlerdi. Üç kişinin cesetleri bir gün sonra Bolu Yığılca'da bulundu. Geçen gün bir gazetede kaçırılıp öldürülen bu üç kişinin ölüm yıldönümü ilanını görünce, eski yıllara gittim. Neler yaşamışız o kâbus dolu günlerde.”
“ÜÇ ARACIN ARKA ARKAYA GİTMESİNDEN ŞÜPHELENDİM”
Yalçın yazısının devamında, olaya Bolu'ya o dönemde bağlı Yığılca'da tanık olan vatandaşların verdiği ifadelere yer vererek sürdürdüğü yazısında, “Ayşe Uzun: "Bolu İli Yığılca İlçesi Hoşafoğlu Köyü'nde oturuyorum. Evimin balkonundan okula gönderdiğim kızımın arkasından bakarken, saat 07.30 sıralarında önce kırmızı renkli Mazda, arkasından açık yeşil renkli Mazda ile onun arkasından bej renkli tahminen Mazda olan araçların ilçe içerisinden Hacılar Köyü Taşlıkmelen istikametine gittiğini gördüm. Hatta üç aracın arka arkaya gitmesinden şüphelendim ancak plakasını alamadım. Ben, köylerin birinde cenaze vardır, ona gidiyorlardır diye kendi kendime söylendim" diye devam etti.
Yalçın yazısında, “Ayşe Araç: "Bolu İli Yığılca İlçesi Hacılar Köyü'nde oturmaktayım. Evimden saat 08.30– 09.00 sırasında köyümüzün doğu tarafına düşen Hatip Değirmeni mevkiinde bulunan bahçemdeki biberleri sulamak üzere tek başıma bahçeye gittim. Köyümüzün Taşlıkmelen mevkiinden iki el silah sesi duydum. Yanımda kimse yoktu, silah sesini duyunca korktum, köye döndüm" diyen ifadelerine yer verdi.
“BURADA BİRKAÇ ÖLÜ YATIYOR”
İrfan Kurşuncu: "Bolu İli Yığılca İlçesi Hacılar Köyü'nde oturuyorum. Aynı köyde oturduğum amcam İsmail Taşcan'ın yanına balık tutmak için motorumla gittim. Saat 19.45 sıralarında amcam İsmail'le birlikte ağlarımızı alarak devamlı balık tuttuğumuz Melen Deresi'nin Taşlıkmelen mevkiine gittik. Oraya vardığımızda saat 20.15 filandı. Motoru stop edeceğim sırada, hemen arkamda oturan amcam, 'Bak şurada çukurda adam yatıyor, sarhoş olabilir' dedi. Motordan inip çukurdaki şahsa baktığında, 'Bunlar ölü, burada birkaç kişi daha yatıyor, buradan gidelim' dedi. Bunun üzerine motoru çalıştırarak Yığılca jandarmasına haber verdik."
Soner Yalçın yaşadıkları o dönemin çok karanlık ilişkiler taşıdığını yazısında ifade etti.