10 Kasım günü Anıtkabir'i ziyaret ettik. Türkiye'nin iki önemli muhalif yazarı Bekir Coşkun ve Nihat Genç'le görüştük.
HABER: ZEKİ ERCİVAN
Bolu Köroğlu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Express Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hüseyin Akyan, Bolu Olay Gazetesi İmtiyaz Sahibi Erhan Beykoz, Ekpress Gazetesi Köşe Yazarı İmdat Aslan, Olay Gazetesi Köşe Yazarı Mustafa Cop, Express Gazetesi Köşe Yazarı Mehmet Demirci, Express Gazetesi Köşe Yazarı Işın Erşen ve Yankı Fm'in Sahibi Hüseyin Emel'le birlikte bir dizi ziyaret gerçekleştirmek amacıyla Ankara'ya gezi düzenledik. Yaptığımız gezinin ilk durağı Anıtkabir oldu. Anıtkabir'e öğlen saatlerinde ulaşabildik. Anıtkabir gezimizin ardından Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı'nın Ankara Şubesini ziyaret ettik. Şube Başkanı Özer Özcan bizi büyük bir ilgiyle karşıladı. Vakıf da bize gazetemizin köşe yazarı Bülent Dinçtürk de katıldı. Vakıfta özenle hazırlanan öğle yemeğinden sonra Özcan, vakıf olarak yürüttükleri faaliyetlerden söz etti. Farklı illerde yaşayan Bolulu hemşerilerin kendi aralarında dayanışma içersinde olması gerektiğini vurgulayan Özcan, bu birlikteliğin sağlanabilmesi amacıyla yürüttükleri çalışmalardan söz etti.
KÖROĞLU KONUSUNDA ARAŞTIRMALAR ÇOK ZAYIF
Vakıf ziyaretinden sonraki durağımız Konur Sokak'ta bulunan Yüksel Kafe oldu. Yüksel Kafe'de Nihat Genç'le buluştuk. Yazdığı yazılarla ve yayınladığı kitaplarla dikkatleri üzerine çeken ve eleştirel üslubu ile binlerce okuyucu kitlesine ulaşan Nihat Genç, Köroğlu'na dair ilginç tespitlerde bulundu. Genç buluşma esnasında yapılan sohbette “Köroğlu'nun dört başı mamur bir şekilde öğrenin. Türkiye'de Köroğlu konusunda araştırmalar çok zayıf. Erzurum Üniversitesi bu konuda bir dönem çalışma yaptı, ama o kadar yetkin değil. Siz Orta Asya'daki Köroğullarını bir deşeceksiniz. O bölgede özellikle Türkmenistan'daki Köroğullarını bir derledikten sonra buradaki Köroğullarıyla hikâyelerini karşılaştıracaksınız. Orada gizemler var mesela. O gizemleri de araştıracaksınız. Mesela Çamlıbel, Ayvaz. Ayvaz kimdir mesela? Yardımcısı mı? Orada nasıl geçiyor? Orta Asya'ya gittiğinizde onun kaynakları var. 1000 yılında o hikayeler orada. Demek ki, Türkler gelirken getirmişler bu Köroğlu hikayesini yanlarında. Köroğlu bir halk kahramanı. Bolu bunun merkezi yeri olmuş. Demek ki ilk geldiğimiz dönem diyelim ki beylere, paşalara karşı burada bir kabadayı başkaldırdı ve Köroğlu yakıştırmasını aldı. Belki de Köroğlu türküleri de oradan geldi bilemezsin.Türkülerin melodilerine bakacaksınız”dedi.
GAZETECİLİK YÜREKLE YAPILIR
Yaptığımız gezinin son durağı ise Cumhuriyet Gazetesi oldu. Uzun yıllar “Onuncu köy” başlığı ile yazdığı köşe yazıları ile gündeme damga vuran usta kalem Bekir Coşkun başından geçenleri anlattı. Hürriyet Gazetesi'nde çalıştıktan sonra Hürriyet'le neden yollarını ayırdığını Habertürk'te başlayan ikinci dönemini ve ardından yaşadıklarını anlattı. Habertürk'te neden kalmadığını ve son olarak Cuhuriyet'te yazmaya neden karar verdiğini anlattı. Gazetecilik mesleğinde geçen uzun yıllarını ve deneyimlerini paylaştı. Yaptığımız sohbette Coşkun yaşadıklarını şu şekilde tarif etti “Burada çalışan bütün arkadaşlarım beni sever. Bekir sokakta kaldı diye düşünerek beni almayın dedim. “Cumhuriyet'in sana ihtiyacı var” dediler. İlhan Selçuk beni çok severdi. “Bekir burada olsa” diye sözleri var. Ben bunun kararını tek başıma veremeyeceğimi eşimle birlikte karar almamız gerektiğini söyledim. Ve dönüp gelip Cumhuriyet'e başladım. Bütün medyanın arkasında büyük sermaye var, iktidar var, bazılarının arkasında tarikat, yabancı sermayeler, holdingler var. Sizin ve bizim gibi gazetelerin arkasında kimse yok.Bolu'daki işadamları basına ne kadar destek olurlar bilmiyorum, ama bunu ilk defa söylemiyorum. Yerel gazetelerle ilgili bir toplantı yapılmıştı 14 sene önce falan. Yerel gazeteciler oy birliğiyle o yıl beni yılın gazetecisi seçmişlerdi. O toplantıya katıldım, plaket verildi bana. Orada iki ili örnek gösterdim ve iki ildeki medyaya dikkat edin dedim. Bunlardan biri Bursa dedim. Diğeri de Bolu dedim. Teknoloji olmayabilir, ama Cumhuriyet'te de yok. Bütün olanlar da kiralık biliyor musunuz? Ankara'daki, İstanbul'daki binalar kira. Matbaalarda kira. Ama gazetecilik zaten matbaayla teknolojiyle falan yapılmaz, yürekle yapılır.”