Ama bence önemli bir anı.
Yıl 1999.
Kulüp Başkanı Yüksel Ceylan.
Kulüp Başkan Vekili benim.
12 Kasım depremini yaşayan kentimizde, halkın yaşama dair bağlantılarının devam edebilmesi amacıyla, Boluspor Yönetim Kurulu çevre il ve ilçelerimizdeki tüm futbol kulüplerinin liglerden çekilmesine rağmen, riskli bir karar vererek Boluspor'u liglerden çekmemiş.
Amaç, takımın dağılıp Boluspor'un ilerleyen yıllarda finansman sıkıntısına düşmemesi, yukarıda da arz ettiğim gibi deprem geçirmiş bir kentteki insanların yaşamdan duydukları umutsuzluğa bir nebzecik de olsa çare olmak.
Takım 2. Lig'de, depreme kadar kulübün klasman sıkıntısı da yok.
Depremle beraber kent dışında yapılan uzun kamp süreçleri, üst üste deplasmanda oynanan ve TFF'deki Haluk Ulusoy yönetiminin kulübe verdiği maddi destek sözlerini tutmaması, giderek takımın üst üste mağlubiyetler alması ve hocasından futbolcusuna, futbolcusundan yönetime, artık ligde tutunamayacağı endişesinin hakim olması ve 3. Lig'e düşmeyi kabullenme.
Özellikle Teknik Direktör Aldoğan Argon'da ve Argon'un devre arası Ankara'dan getirdiği 6 futbolcuda, hocanın yardımcısı Muharrem Demirel'de bu umutsuzluk daha belirgin.
Kulüp Başkanı Yüksel Ceylan zaten sezon başından bu yana takımla ilgilenmiyor.
İlgilenmeme gerekçesi ise, futboldan anlamadığını açık bir şekilde ifade etmesi ve Boluspor Başkanlığı'nı zaruretler neticesinde kabul etmesi.
Yönetim Kurulu'nda sorumluluklar ben, Necip Çarıkcı, Vedat Güler, Merhum İbrahim Yaman, Merhum Mehmet Adıyaman, Merhum Adem Yaman'ın sırtında.
Ancak Yönetim Kurulu toplantılarına gene de yeterli sayıda arkadaş katılıyor.
Takım kötüye gidiyor dedik ya,
İşler son maça kadar geldi dayandı.
Kendi sahamızda Kasımpaşa ile oynayacağız.
Beraberlik halinde biz düşüyoruz, biz galip gelirsek İstanbul Kulübü Gaziosmanpaşa düşüyor.
Durum çok kritik,
Futbolcular ümitsiz,
Hoca zaten işi koyvermiş,
Taraftarlar bizim takımı neden ligden çekmediğimizi unutmuş, hesabı yönetim kuruluna kesmeye hazır.
Pazartesi günü akşam saatlerinde son Yönetim Kurulu Toplantısı.
Toplantıya katılımcı yönetici sayısı 20'nin üstünde.
Başkan Yüksel Ceylan toplantıya bir geldi, bir gitti.
Bir öneri sundum, Yönetim Kurulu'nda şaşkınlıkla karşılandı.
Çünkü herkes hesabın yönetime kesilmesi konusunda mutabık durumda.
Önerim net, Teknik Direktör Aldoğan Argon ve yardımcılarının işine son verilecek.
Yönetim Kurulu üyelerinin Necip Çarıkcı dışındaki tamamı “Dere geçerken at değiştirilmez” vesaire gibi saçma sapan söylencelerin arkasındalar.
Şiddetle reddediyorlar.
Gece saat 03.00'e kadar tartışıyoruz.
Uzun uğraşlardan sonra, büyük bölümünün çekimser olarak oy kullandığı, diğer yönetici arkadaşların ise evet dediği bir karar çıkartabiliyorum.
Aldoğan Argon gidecek, son maça başka bir tedbir düşüneceğiz.
Salı sabahı,
Aldoğan Argon'a tebligatı ben iletiyorum.
Argon, 30 yıllık teknik direktörlük hayatında böyle saçma sapan bir kararla karşılaşmadığını, son maça dört gün kala yapılan bu değişikliğin çok anlamsız olduğunu, böylesine büyük bir kumarı oynarken işin altında kalacağımı, aslında da bunu hak ettiğimi, kendisi giderse devre arası Ankara'dan getirdiği 6 futbolcunun da gideceğini, Pazar günkü maçta takım kurmakta zorlanacağımızı, dört günlüğüne hoca bulamayacağımızı, “Yoksa sen mi oynayacaksın” vs.sorularla bana tepki gösteriyor.
Aslında yapacak çok işimiz var, hoca değişikliğiyle oyalanamayız.
Hakikaten yarım saat sonra yedi bavul birden kulübün önünde hazır.
Teknik Direktör Aldoğan Argon ve getirdiği 6 futbolcu bavullarını hazırlamışlar gidiyorlar.
Muharrem Hoca'nın bavulu yok.
O Bolulu.
Operasyonu gerçekleştiriyoruz.
İşte Bolu'nun evladı, Bolu'nun adamı böyle zamanda belli olur.
Değerli Çetiner Erdoğan Hocamızı çağırıyorum.
Hocam, 5 günlüğüne Boluspor'a Teknik Direktör olur musun?
Çünkü biz 6. günde, yani haftaya Pazartesi sonuç ne olursa olsun yönetimi bırakacağız.
Yeni yönetimin seninle devam edip etmeyeceği konusunda hiçbir fikrim yok.
Hatta takımı bile kurmakta zorlanabilirsin.
Herhangi bir ücret de verebilecek durumda değiliz.
Bunları söylüyorum Çetin Hoca'ya.
Hoca, “Biz Çetiner Erdoğan olduysak, bu kulübün sayesinde olduk. Bizim için para pul, mevki makam önemli değil. Ben göreve hazırım” yanıtını veriyor.
Evet,
Amatörlerden, gençlerden kurulu olağanüstü tecrübesiz bir takımla Kasımpaşa karşısına çıkıyoruz.
Kasımpaşa kalecisi hormonlu, kalede devleşiyor.
Gaziosmanpaşa rakibini yeniyor.
Maçın 80.dakikası biz penaltı kaçırmışız, 0-0 gidiyor.
Her tarafımdan ter fışkırıyor.
Son 10 dakika İsmail Serkan ile Bahadır'ın iki golüyle maçı kazanıyoruz.
Ligde kalıyoruz.
Pazartesi görevi bırakıyoruz,
Yeni gelen yönetim Çetin Hoca'yla anlaşmıyor ve bu anı da burada bitiyor.
Şimdi benim bugün dahil bu anıdan çıkardığım ders, fatura doğru yere kesilmeli.
Faturanın kesileceği yeri yanlış adreslerde ararsanız, duygularınız mantığınızın önüne geçerse, iyi bir satranç oyuncusu gibi davranmıyorsanız, gerektiğinde radikal önlemler almayı bilmiyorsanız, başarılı olma şansınız çok zayıf.