Saçlarını rüzgarda savurup salaşlığın içine işlediği kafenin kapısını araladı. Etrafına dikkatlice bakındı. Acı bir kahve kokusunu,kesif bir romantizm, fonda akşamın belirsiz tınısı.. Sandalyeler sıralı ve cilalı..Bardaki kızın yüzünde gözüne ilk çarpan abartlı makyajı ve çoktan kendini salıvermiş bir ciddiyet.Uzakta,gri kül bulutu neon lambanın altında ve yüzüne akşamın kızılı vurmuş bir adam. Çırpınırcasına sağa sola sallanan bir kol varoluşuna tek işaret şimdilik.Koşarcasına aceleci adımları.. Hala dışarısının soğuğu ve ve gerçeğimim kokusu ağzında..Daha başka diyarların esintisi bir şarkı eşlik ediyor masaya ilişivermesine.Gözleri önüne düşmüş,bakışlar sabit, boğum boğum kelimeler,düğümleniyor.
Hiç alışık olmadığı bir şeyi deniyor,direkt giriyor söze ve havada uçuşan bir sessizlik anına kadar ilerliyor. Duraladığı,ciğerlerine havayla dolduğun an,işte tam o anda zaman duruyor.. Kelimelerin gücü,manası cama vuran yağmur tanelerinde,rüzgarın sessiz uğultusunda,sönmüş tutkuların pembeleştirdiği dudaklarda kalıyor. Sadece bir iz,biraz kekremsi bir tat ve son vuruşu sahiline aşkın umut dalgalarının. Doğrulurken göz ucuyla yakalıyor bakışlarını kadın.. Görüyor,duyumsuyor ve fısıldıyor.“ Bekle beni gelmeyeceğim”
Aynalarla avunmaktan usandığım tek kişilik kesitsel bir paylaşım bu deneme sizlerle.. Yok,sandığınız gibi değil.. Aşka dair gibi gözükse de sevgisini ve duyarlılığını içimde duyduğum üstada bir ahd-a vefa. Haşmet Babaoğlu.. Alışılagelmiş kalıplarla anlatmaktansa kendi diline yakın bir jargonla anlatmak niyetim.. Kim bu adam ?
Pazar notları,beklenmedik yolculukları,ciddi polemikleri,Ege'nin sahil kasabaları,Alaçatı,çizik zeytinler,bayram yalnızlıkları,felsefe sevgisi,öncesi ve sonrası aşka dair hayat müsveddelerinin. Aklıma ilk gelen anlamsal çağrışımların arafta kalmış insanı.
Koca bir ömrü,kalın pahalı bir kitap aralığını,nice dostlukları uğruna feda ettiğimiz yaşamı anlamlandırma,sevme,iliklerimize kadar hissetme serüveninde,puntolarla ve kağıt kokulu bir dostluğun adı Haşmet Babaoğlu.
Not Defteri
“Ne olur ölme,Angela,annen inmeden ölme. Ruhunun,onun şu anda sakin baktığı bulutlardan geçmesine izin verme. Uçağın rotasını kesme,kal,kızım. Sakın kımıldama.”
Margaret Mazzantini ( sakın kımıldama)
Hazırlayan: Ali Erdönmez