12 Haziran 2011 Genel Seçimleri için Ak Parti'den Bolu Milletvekili Aday Adayı olan; fakat adaylık sıralamasına giremeyen Ahmet Şişman geçtiğimiz Cuma gecesi geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Birçok sivil toplum örgütünün kuruculuğunu üstlenen ve bu sivil toplum örgütlerinin çoğunda yıllarca yöneticilik yapmış bir isim olan Şişman, Cumartesi günü öğle namazına müteakip Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrası defnedildi.
1952 yılında Gerede'de dünyaya gelen Şişman, 1958 yılında Ankara Yahya Galip Kargı İlkokulu'nu bitirdi. 1971 yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu.
1971-1975 yılları arasında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nü tamamlayan Şişman, 1975 yılında Düşünce Yayınları'nın ve Düşünce Dergisi'nin kuruculuğunu yaptı.
1976 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi. Akabinde İstanbul Yüksek Enstitüsü Derneği Başkanlığı yaptı. 1977 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Yüksek Lisans yaptı. Yine aynı yıl İstanbul Davutpaşa Lisesi'nde Din Dersi öğretmenliği görevinde bulundu. 1979-1984 yıllarında Almanya'nın Gelsenkirchen şehrinde kadrolu öğretmenlik yaptı. Yine aynı yıllar arasında Almanya'nın Gelsenkirchen şehrinin ilk seçimli yabancı temsilcisi oldu.
AHMET ŞİŞMAN, 28 ŞUBAT'A KARŞI YAPILAN İLK SİVİL TOPLANTIYI ORGANİZE ETTİ
1984'de yurda dönen Ahmet Şişman, ticaret yapmaya başladı. 1984 yılında İnsan Yayınları Kuruculuğunu yaptı. 1989 yılında İz Yayıncılığı kurdu. 1990 yılından sonra Yeni Şafak Gazetesi'nin sahipliğini yaptı. 1990-2011 yıllarında Ensar Vakfı Genel Başkanlığı yaptı. 1994 yılında Türkiye Gönüllü Teşekküllüler Vakfı (TGTV)'nın kurucu üyeliği ve genel sekreterliğini yaptı. 1997-2000 yıllarında TGTV Genel Başkanlığı yaptı.
1998 yılında 28 Şubat'a karşı yapılan ilk sivil toplantı olan Demokrasi Kurultayı'nı büyük bir kitleye ulaşarak gerçekleştirdi. 2002 yılında Değerler Eğitimi Merkezini kurdu.
2005 yılında İslam Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Birliği (İDSB)'ni kurdu.
İDSB'nin şu anda 40 ülkeden 180 önemli bürokrat ve işadamlarından oluşan üyesi var.
Yine 2005 yılında Filistin Platformu Üyeliği, Sivil Dayanışma Platformu Üyeliği, 2010 Kuran 1400 Platformu Sözcülüğü, Geredeliler Birliği İstişare Kurulu Başkanlığı, Ankara GERKAV Kurucu Üyeliği, Bolulular Platformu kurucu Üyeliği'ni yaptı. 2009 yılında T.C. Vakıflar Genel Müdürlüğü Meclisine 1'inci sıradan aday gösterilerek seçildi.
Aynı yıl Türkiye Orman Ürünleri İmalat ve İthalatçılar Derneği (TORİD) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyeliği, Önder ve İHH İstişare Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu.
Son olarak 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri için Ak Parti'nden Bolu Milletvekili Aday Adaylığını açıklayan Şişman, adaylık sıralamasına girememişti. O dönem Mehmet Korkusuz'a önemli açıklamalarda Şişman'ın Bolu yerel basınına verdiği bu son röportajı okuyucularımızla yeniden paylaşıyoruz.
Bolu Milletvekili Aday Adayı Ahmet Şişman:
“AK Parti'yi hazırlayan zihniyetin başından beri içinde yer aldım”
AK Parti'ye kurulumu öncesinde fikri yönden büyük katkıları olduğunu söyleyen ve bugünkü demokratik gelişmelerin altyapısının oluşturulmasında çalışmalar gerçekleştirdiğini belirten Ahmet Şişman, AK Parti Bolu Milletvekili Aday Adaylığına ilişkin sorularımızı yanıtladı. 28 Şubat postmodern darbesine karşı ilk sivil toplantıyı organize etmiş bir isim olan Ahmet Şişman, Bolu'nun sorunlarına ilişkin analizlerde bulundu.
Röportaj: Mehmet Korkusuz
AK Parti Bolu Milletvekili Aday Adayı Ahmet Şişman'la yaptığımız röportajın ayrıntıları şöyle:
Sayın Şişman, bize özgeçmişinizden bahseder misiniz?
1952 yılında Gerede'de doğdum. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü diploması sahibiyim. Ayrıca aynı üniversite de yüksek lisans yaptım. 1990-2011 yılları arasında Ensar Vakfı Genel Başkanlığı görevinin yanı sıra çok sayıda sivil toplum kuruluşunda görev aldım. 28 Şubat'a karşı ilk sivil toplantı olan Demokrasi Kurultayı'nın gerçekleşmesini sağladım ve bunu kitap haline getirdim.
Milletvekili aday adaylığınızın çıkış noktasını neler oluşturuyor?
Sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkim 1968 yılına uzanıyor. 43 yıldır sivil toplum kuruluşu maceram içerisinde AK Parti'yi hazırlayan zihniyetin başından beri içinde yer aldım. Ama siyasal anlamda değil, genellikle sosyal alanlarda hizmet verdim. Buna paralel olarak bunların fikri zemini içerisinde çalışmalarım oldu. 1968 yılından bu yana devam eden çalışmalarım var. Bu çalışmalarla biz bugünkü demokratik gelişmeleri hazırlamanın altyapısını kurmaya çalıştık. Farklı yayın araçlarıyla, kitaplarla, dergilerle, gazeteyle bu altyapıyı oluşturmaya çalıştık. Bunun için imkânlarımızı seferber ettik.
Ticari bir hayatımız var. Bu ticari hayatımızda bizi dünya ticaretiyle ilgili gerekli formasyonu kazandırdı. Yani şu anda sivil hareket nasıl olur, bunun fikri zemini nasıl hazırlanır ve özel bir çalışmayla ticari faaliyet nasıl yürütebilir ile ilgili bütün altyapıları şuanda elimde mevcut.
Başından beri şu anki AK Parti hareketini kuran ve yönetenlerle fikri beraberliğim var. Bundan herhangi bir sapma, herhangi bir siyasi farklı bir tercih söz konusu değil. Siyasetin içinde olmadığım halde AK parti'yi hazırlayan düşünceyle başından beri beraber oldum. Tabi AK Parti düşüncesi de birtakım badirelerden geçti. Ama bunu hazırlayan en önemli oluşum 28 Şubat oluşumudur. 28 Şubat'ta Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü TGTV'nin başkanıydım. 14 Mayıs 1999 tarihinde Demokrasi Kurultayı'nı yaptık. Bu kurultayla birlikte o zamanki 6 farklı siyasi görüş ve 8 ayrı cemaati bir araya getirerek 28 Şubat'a karşı demokrasiyi savunan bir toplantıyla bunu başlattık. Ve ardından bunu kitap haline dönüştürdük. Ama bu sadece kitap halinde kalmadı. Aynı cemaatlerle şu anda devam eden bir eylem haline dönüştü. 28 Şubat sürecinin bin yıl devam edeceği öngörülüyordu. Ama 10 yıl bile devam etmedi ve süreç yıkıldı. Bu sürecin bu şekilde sonuçlanmasında, sürecin sürekliliğinin sağlanamamasında sivil toplum örgütlerinin çok önemli fonksiyonları oldu.
Mücadeleleriniz sanırım sadece kurultayla sınırlı kalmadı…
Ardından sivil anayasa oluşmasını isteyen tüm sivil toplum örgütlerini destekledik. Onlar farklı farklı zeminlerde başarılar kazanarak 28 Şubat'ın bir an önce sona ermesini sağladılar. Siyaset alanındaki son gelişmelerde gösteriyor ki, 28 Şubat'ın etkisi artık kalkmak üzere. Ancak bizim üzerinde çalıştığımız sivil anayasa mutlaka yapılmalıdır.
Bizim oluşturduğumuz Sivil Dayanışma Platformu, sivil anayasanın seçimlerden sonra yapılması için aralıksız olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Bu düşüncelerin siyaset alanına taşınması diye bir şey söz konusu değil. Çünkü siyaset alanında bizim birlikte yola çıktığımız arkadaşlar buna devam ettiriyorlar. Bunlar bir anlamda siyasi faaliyetlerin sosyal anlamdaki uygulamasıdır. Şu anda dünyanın her yerinde, özellikle İslam ve Afrika ülkelerinde önemli hareketlilikler var. Bu hareketlerin temelinde de Türkiye'deki gelişmelerin ve sivil hareketlerin etkisi var. Bunların hiçbirisi kendiliğinden oluşan hareketler değil. Türkiye'deki bu siyasi gelişmeler o ülkeleri etkiliyor ve o ülkelerin halkları hâkimiyeti kendileri kullanmak için harekete geçiyorlar. Siyasetçiler bunu uyguluyorlar ama bizim içinde bulunduğumuz kesimler ise bunun fikriyatını oluşturmaya çalışıyorlar. Ben bugüne kadar hep ikinci kesimde bulundum. Ama belli bir birikim olduğu zaman bunları politika içinde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. O nedenle şu an politikaya girmiş oluyorum.
Bolu'ya ilişkin yaptığınız tahlillerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Bolu'nun sorunlarını değerlendirdiğimizde, bir Bolu'nun merkeziyle ilgili sorunlar var, bir de çevredeki ilçelerle ilgili sorunlar var. Çevredeki ilçelerle nüfus hareketleri dolayısıyla meydana gelmiş olan önemli sorunlar var. Bu bölgedeki bayan nüfus, eşlerinin bürokratik işlerde çalışmalarını istiyorlar. Yani o bölgede yaşayan gençlerle evlenmek istemiyorlar. Gerekçesi de, ya hayvancılıkla ya da tarımla uğraşacak olmaları. Onun için buralara hükümetin bir girişimde bulunması gerekiyor. Bu konuyla ilgili yapılan birtakım imkânlar var. Mesela Köydes Projeleri, tarım destekleme kredileri, hayvancılık destekleme kredileri var. Ancak bunları gerçekleştirecek nüfusa sahip değil bahsettiğim bölgeler. Eğer bunları gerçekleştirecek nüfus bulunursa bu bölgeler gelişebilir. Ama bunun asıl motoru gerçekleştirebilecek müteşebbislerin bulunmasıdır.
Bazı yerlerde de o yerlerde göç edenlerin tekrar kendi yöreleriyle ilgilenmelerini sağlamak gerekir. Ben bir hesap yaptım. Gerede'den yaklaşık 200 bin kişiye yakın bir nüfus dışarıya gitmiş. Bu nüfusu bir hafta Gerede'de tutabilsek, haftada 5 bin kişi daha Gerede'de kalacak demektir. Bu 5 bin kişi Gerede şartlarına göre imkânı daha fazla olan kişiler. Ve bu insanlar orada tüketim yapacaklar. Üretim yapmayacaklar. Yani Gerede'nin şu anki nüfusunun dörtte biri nüfusu bölgeye ekonomik olarak katılacak. Ama buna uygun bir çalışma var mı? Yok genellikle. Çünkü orada yaşayan insanlar göç etmiş kişilerle tekrar ilişki kurmak yerine onları bir nevi kendi doğdukları yere ihanet etmiş kişiler olarak görüyorlar. Halbuki tersi düşünülmeli. Eğer sağlıklı ilişkiler oluşturulabilirse, o insanlar kendi memleketlerine yatırım yapabilirler.
Bolu ekonomik açıdan kalkınmış yörelerden görülüyor. Burada turizmle ilgili yeterli bir hamle olduğu söylenemez. Daha etkin hamleler gerekmektedir. Bu konuyla ilgili çalışmalar lazım. Turizmde de olsa artık devlete dayalı bir yatırım olmayacak. Bu yatırımları özel teşebbüs yapacak. O yüzden özel teşebbüse imkan tanımak lazım. Bolu'da sanayi kuruluşları oluşturulmaya çalışılsa belki bunun için yer tahsisinde sıkıntılarla karşılaşılabilir. Ama her konuda da genel politikaların Bolu'da da uygulanması gerekiyor ve bunların yerelden takip edilebilmesi gerekiyor. Ortak akılla hareket edilebilmesi gerekiyor.
Milletvekili adaylığında partinizde çok ayıda aday adayıyla yarışacaksınız. Sizi öne çıkaracağını düşündüğünüz kriterler nelerdir?
Bolu'nun genel meselelerini merkezi hükümete takdim etmek konusunda katkılarımın olacağına inanıyorum. Devletin kurumları, yerel kurumlar ve teşkilatlar arasında sağlıklı bir irtibatın kurulması ve bunların ortak akılla ürettiği düşüncelerin, isteklerin merkezi hükümette temsil edilebilmesi noktasında yararlı olacağıma inanıyorum.
Sadece bir alanda şunu yapabilirim demek yeterli değildir. Çünkü bir ilin sadece eğitim, ekonomik ya da bayındırlık alanlarında değil. Bunların sosyal ve teknik problemlerle birlikte çözülmesi lazım. Bu ilin ve ilçelerinin sorunlarının çözüme kavuşturulması için acil birtakım çalışmalara imza atabilirim.
Sayın Ahmet Şişman, açıklamalarınızdan dolayı teşekkürler.