Devlet okulunda velinin parasıyla, özel okulda devletin yardımıyla eğitim yapıldığını söyleyen Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Metin Demirel Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük'ün özel okullarla ilgili olarak ifade ettiği ulusal basına yansıyan teşvik önerileriyle ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.

Devlet okulunda velinin parasıyla, özel okulda devletin yardımıyla eğitim yapıldığını ifade eden Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Metin Demirel, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük'ün açıklamalarına yer verdi.

Küçük'ün açıklamalarının, kamusal eğitimi devlet bütçesi üzerinde bir yük olarak gören piyasacı yaklaşımların bir devamı olarak görülebileceğini söyledi.

Demirel, ancak bu görüşlerin Küçük'ün şahsi görüşleri olmadığını; Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in her fırsatta özel okullara yönelik teşvik politikaları geliştirme arayışlarını ifade etmesinden kaynaklandığını belirtti.

“GİZLİ ÖZELLEŞTİRME” UYGULAMALARI BÜYÜK BİR AŞAMA KAYDETTİ

Metin Demirel aynı zamanda Türkiye'de karşı karşıya olunan, hem açık hem de gizli özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının eşzamanlı olarak sürdüğünü belirtti. “Gizli özelleştirmenin” bir yandan eğitimin devlet okullarında sürdürülmesi, diğer yandan da bu kılıf altında eğitimin kamusal finansmanının tasfiye edilmesi yoluyla hane halklarının finansmandaki payının arttırılması ile mümkün olduğunu ifade etti.

Bu durumu Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Küçük'ün açıklamalarından da anlaşılabilineceğini kaydeden Demirel; “Yapılması gereken, kamusal kaynakların eğitimin piyasalaştırılması için özel sermaye kesimlerine aktarılması değildir. Tam tersine kamusal kaynakların kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil kamusal yararlar gözetilerek değerlendirilmesi ve kamu yatırımlarının payının arttırılmasıdır” dedi.

“ÖZEL ÇIKARI DEĞİL KAMU YARARI GÖZETMELİ”

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Demirel sözlerini şöyle tamamladı; “AKP Hükümeti, daha önce Latin Amerika ülkelerinde uygulanan ve başarısız olduğu için başta Şili olmak üzere birçok ülke tarafından terk edilen bu piyasalaştırma yöntemini, sorunların çözümü için tek çare gibi sunmak yerine; özel çıkarı değil, kamu yararını gözetmeli ve dünyada gerileyen bu modelleri Türkiye'ye çare olarak dayatmaktan bir an önce vazgeçmelidir.”