"Beni mi öldüreceksiniz" dedi ama seçmeni için o helikoptere bindi... Binmeden "Allah'a emanet olun" diye helallik aldı. İşte Yazıcıoğlu'nun hayatı;
İNTERNETHABER
Seçmenleri onu görmek istiyorlardı. Partililer “Başkanım helikopter kiralayalım. Böylece aynı gün 2 yerde miting yaparız” dediler. Yazıcıoğlu önce “Bu havada beni mi öldürmek istiyorsunuz?” dedi… Sonra siyaset aşkı ağır bastı ve hayatında ilk kez bir helikopter kiraladı… Helikoptere binmeden önce bir an durdu. Arkasını dönüp herkese “Allaha emanet olun” dedi, son kez helallik aldı… Ve bile bile ölüme uçtu… Buz gibi ölüme teslim oldu!
Hayatta en çok eşinin yaptığı içli köfteyi severdi… En dayanamadığı şey vatana, millete, dine karşı yapılan hakaretlerdi… İdeali ise Türk – İslam birliği kurmak… Tabii hepsinin üstünde 2 büyük aşkı daha vardı. Kızı Firuze ve oğlu Furkan!
Yazıcıoğlu, 1954 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Elmalı Köyü'nde doğdu. Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi mezunuydu…
Üniversite yıllarından itibaren Ülkücü hareketin içindeydi. Ülkü Ocakları Başkan Yardımcılığı ve Genel Başkanlığı’na kadar yükseldi… Tarih 1978’i gösteriyordu…
12 Eylül 1980’de MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılanacaktı… 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Yazıcıoğlu, bu davadan herhangi bir ceza almadan beraat etti ama işkence izleri ruhundan hiç silinmedi…
Yıllar sonra eşi Gülefer Yazıcıoğlu tesadüfen eline geçen notları okuduğunda gözyaşlarına hakim olamamış, okuduğu kağıdı yarıda bırakmıştı: : "Çarmıha gerildiği, vücudunun her yerinden elektrik verildiği, tırnaklarının söküldüğü yazıyordu. Kâğıdı daha fazla okuyamadım..." diyordu Gülefer Hanım… (Aksiyon/2006)
Yazıcıoğlu cezaevinden çıktıktan sonra siyasete hiç ara vermedi. 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve sonraki süreçte 29 Ocak 1993'de, MÇP'den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu. Temmuz 2007'de yapılan genel seçimlerde Sivas'tan milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi.
Türkiye onu siyasi kimliğiyle tanıyordu. Ancak bundan çok kısa bir süre önce kızının ağzından onun çok iyi bir baba ve eş olduğunu öğreniyorduk… 19 yaşındaki Firuze “Onun sesi olmadan, fikirleri olmadan bir adım bile atmak istemiyorum. Çok teşekkür ediyorum. Babacığım hakkını helal et her şey için. Sen bir tanesin!” diye sesleniyordu babasına…
Hrant Dink suikasti sanığı Yasin Hayal duruşmada ayağa kalkıp "Türk İslam dünyasının lideri Muhsin Yazıcıoğlu 'nu selamlıyorum. Ey Müslümanlar ! ey Alperenler ! Kalbinizi ferah tutun. BBP iktidara gelene kadar bu ker
Van devam edecek." diye bağırınca Yazıcıoğlu’nun Hayal’in büyük abisi olduğu söylenmişti.
Ardından polis muhbiri 'büyük abi' Erhan Tuncel'in Yazıcıoğlu'yla aynı karede yer aldığı fotoğrafının yayınlanması ve BBP Trabzon İl Başkanı'nın Yasin Hayal'in ailesine 1 milyar lira yardım etmesinin ortaya çıkması bu iddiaları daha da dillendirdi.
Ancak Yazıcıoğlu bu iddialara ve Hayal’e sert tepki göstermiş ve "BBP ve Muhsin Yazıcıoğlu 'na karşı kurgulanmış senaryolar devam ediyor" yorumunu yapmıştı…
Yazıcıoğlu Dink için yazdığı şiiri de okumuştu:
yine korku ve telaş arasında kala kaldım,
ne derler diye endişelendik maktulün başında.
timsah gözyaşlarından daha masum değil gözyaşlarımız,
caniyi besleyen korku ve telaşlarımız,
hep korku ve telaşlarımızla süslediğiniz çatışma kültürünüz.
insan hakları söylemleriniz, medya maydonozu liberalleriniz,
kan sızıyor fırat'ın delinmiş tabanından toprağıma
bağrımdaki bütün mehmetler ağlıyor.
oğlunun adını fatih koyan bütün Ermenilerle birlikte
Katıldığı bir televizyon programında Abdullah Çatlı’nın cenazesine gitmesini ise doğru bir karar olarak açıklamıştı. “Devlet ona görev verdi, o da yaptı. Ben başkaları gibi gizlenmedim, cenazeye gittim” demişti… Çatlı ile ilişkisini şöyle açıklamıştı: “Abdullah Çatlı'yı öğrencilik yıllarında tanıdım. Nevşehir'den gelmiş saf bir Anadolu delikanlısıydı. Mahcup, konuştuğunda yüzü kızaran biriydi. İçine kapanık, etrafındakilerle açık seçik ilişkiler kuramayan ama sağlam karakterli, dürüst, milliyetçi, Ülkücü bir Türk genciydi. Ülkü, Ocakları Genel Başkanlığım sırasında benim yardımcımdı. Devletle bir ilişkisini görmedim. Yasadışı bir olayını da görmedim. Bahçelievler olayından sonra aranmaya başlayınca, koptu ve yurtdışına gitti. Ben cezaevindeyken bana haberler gönderdi. Devletin kendilerinden ASALA olaylarıyla ilgili talebinin olduğunu ve tereddütlü olduğunu söyledi. Bizim fikrimizi de sordu. Bir arkadaşımızı mahkemede tahliye talebi yapmak üzere söz istettirerek, yurtdışındaki bu talebe yanıt verdik. O zamanki Cumhuriyet Gazetesi arşivlerine bakılırsa görülür. Dedik ki evet biz TC'nin varlığının birliğini isteyen idealist insanlarız. Ama bu devletin askeri var polisi var. Yasadışı organlarla mücadele onların işi. Bizim işimiz değil. Eğer bizim işimiz gibi yapılacaksa o zaman resmi hüviyet kazanmak suretiyle yapmak zorundayız. Gayri resmi ilişkilerin bir faydası yoktur."
HRANT DİNK SUİKASTİ İLE İLİŞKİSİ! DİNK İÇİN YAZDIĞI ŞİİR!
Yazıcıoğlu içindeki ince ruhu yazdığı şiirlerle yansıtıyordu. Hapishane’deyken duygularını “Çok soğuk, üşüyorum” diye dökmüştü kağıtlara…
Eşine ise şu şiiri yazmıştı:
Ben sevda yolunda, aşkı ararken
Karanlık dünyama, bir ışık yaktın
Su damlası gibi gönlüme aktın
Bir anlık bakışınla kalbimi yaktın
Kırağı vurmuştu hüzün bahçelerime
Solan sevgilerime bin sevda kattın
Kara saçlarına kaderimi bağladım
Buğulu gözlerinde ben, mutluluktan ağladım.
YİNE OLSA YİNE ÇATLI'NIN CENAZESİNE GİDERİM