Hürriyet gazetesinde seyahat köşesi yazarı Mehmet Yaşin “Batı Karadeniz'in içlerinde yaylalar, baharı yaşıyor “ adlı yazısında, Gerede'ye ilişkin ilginç tarihi tespitlerde bulundu.
Mehmet Yaşin, yazısında Gerede'nin eskiden piskoposluk merkezi olduğunu ifade ederek, “Örneğin bölgeye 1800'lü yılların ortasında gelen Fransız bilim adamı Charles Texier, 'Küçük Asya' adlı kitabında Gerede için şunları yazmıştı: 'Eski adından bazı şeyler muhafaza etmiş olan Gerede, hiç şüphesiz, İmparator Konstantin'in verdiği bir ad sonucu olarak daha sonra Flaviopolis adını alan eski Kratia şehridir. Bizans imparatorları zamanında Gerede, bir piskoposluk merkezi ve eyaletin başlıca şehirlerinden biriydi... Modern Gerede şehri oldukça büyük bir endüstriyel ve ticari hareketlilik görüntüsü sergiler. Çok sayıdaki keçi sürüsü, kentin önemli ihraç ürünü derinin temel maddesini sağlar. Koyun dericiliği de oldukça canlıdır. Şehir bahçelerle çevrilidir...” dedi.
En soğuk şehirlerden birisidir
İbni Batuta adlı gezginin seyahatnamesine de yer veren Yaşin, Gerede'ye ilişkin şu değerlendirmede bulundu “Gerede'ye gelen bir başka ünlü gezgin de İbni Batuta olmuştu. Gerede sultanı Şah Beğ için çok yakışıklı, iyi huylu ama biraz cimri diyen Batuta, 'Seyahatname'sinde kenti şöyle anlatmıştı: 'Gerdibolu bir dağ eteğinde, güzel ve büyük bir şehirdir. Çarşı ve caddeleri geniştir. En soğuk şehirlerden birisidir. Ayrı ayrı mahallelere bölünmüş olup, her mahalle halkı kendi arasında yaşar...'
Keçi Kalesi'nin hikayesi
Yaşin, Gerede'de bulunan keçi kalesi efsanesini tanımladığı yazısında “Kaynaklarda kaleyle ilgili şu efsane yer alıyordu: 'Düşman saldırısında Geredeliler kaleye sığınır. Düşman, bir türlü kaleyi zapt edemez. Gün geçtikçe içerdeki yiyecek-içecek tükenir. Geredeliler zor duruma düşer. Bir gece kaledeki tüm keçilerin boynuzlarına birer mum bağlayıp, kalenin dışına salarlar. Düşman gördüğünden dehşete düşer. Yüzlerce meşaleli Geredelinin üstlerine geldiğini sanıp silah ve erzaklarını toplamaya fırsat bulamadan dağın eteklerine kadar kaçar. Bu olaydan sonra kale Keçi Kalesi adını alır...” dedi.
Lezzet duraklarına mutlaka uğrayın
Yaşin, Bolu'ya gelindiğinde uğranılması gereken mekanlarla ve tadılması gereken yemeklere şu şekilde tanımladı “BOLU: * Hotel Yurdaer'de önerim talaş böreği, kayısılı gerdan sarması, keşli cevizli Bolu usulü etli mantı. * Bi-Tur Restoran'da bolu köftesi ve ızgara çeşitlerini tadın. * Biber Restoran'ın Abant köftesi, yaprak kavurması damakta unutulmaz tatlar bırakıyor."