AİBÜ'de düzenlenen “1923'ten 2023'e Türk Milli Eğitimi” konulu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Ali Güler, üniversitelerde cemaatleşmenin yaygınlaştığını ve yurttaş olma bilinci yerine müritleşme bilincinin oluştuğuna dikkat çekti.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Yüksek Öğretmen Okulları Mezunları Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği '1923'ten 2023'e Türk Milli Eğitimi' konulu eğitim sempozyumuna, Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden toplam 50 akademisyen katıldı.
Kültür Merkezi'nde yapılan sempozyumun açılışına AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç, Yüksek Öğretmen Okulları Mezunları Derneği Başkanı Dr. Nükleer Mühendis Hasan Şahin, üyeler ve akademisyenler katıldı.
Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Ali Güler, ülkede yurttaş olma bilinci yerine, müritleşmenin alabildiğine gittiğini söyleyerek, “Cemaatlerle bağlantı devam ediyor. Üniversitelerde devam ediyor, orta öğretimde devam ediyor. Aşağı yukarı herkes birilerinden icazetler almaya çalışıyor. Bu korkunç bir şey” dedi.
“BOĞAZ'DA LEVREK YİYİP GEVREK GEVREK KONUŞUYORLAR”
'Menderes Dönemi Eğitim Politikası' başlıklı konuda konuşan Prof. Dr. Ali Güler, cemaatlerin ilköğretim, lise ve üniversitede faaliyet gösterdiğini açıkladı. Günümüzdeki eğitimdeki sıkıntıların, Demokrat Parti'nin 1950'de cemaatleştirmesi ile ortaya çıktığını belirten Güler; “Dönemin Başbakanı Isparta'da Nur Tarikatı Lideri Saidi Nursi'yi ziyaret etti. Daha sonra günümüzde karanlık aydın tipleri yetiştirilmeye başlandı.10 sene öncesine kadar solcu olanlar şimdi dinci oldular. Boğazda levrek yiyip gevrek gevrek konuşuyorlar. Yine başka, Cumhuriyetle örtüşmeyen başka kavramlar üretildi. Bir bayan var, çandar var, çandarsız var. İkinci cumhuriyet denmeye başlandı. Bu sıkıntıların çoğu cemaatle yürütme erki arasında bağlantının 1950'lerde Demokrat Parti'nin özelliği oldu” şeklinde konuştu.
“YURTTAŞ OLMA BİLİNCİ YERİNE MÜRİTLEŞME”
Eğitimin yüzde 70 oranında özelleştirildiğini ve bu özelleşmenin içerisinde cemaatlerin de olduğunu kaydeden Prof. Güler, ülkede yurttaş olma bilinci yerine müritleşme bilincinin alabildiğince yaygın olduğunu da sözlerine ekledi. Güler; “Bugün Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, yabancı diller eğitimi yapan Hacettepe Üniversitesinin beyin ithaline yönelik 1950'lerde kurdukları tezgâhlar var. Fen liseleri, Anadolu liseleri. Bu Anadolu kavramı sihirli bir kavram. Türkiye'de 72 lisenin başına getirildi. 72 tür lise oluşturdular. Türkiye'de devletin üç temel ödevi var. Eğitim, sağlık, güvenlik. Eğitim yüzde 70 oranında özelleşti. Bu özelleşmenin içerisinde cemaatler, dershaneler ve başka kurumlar da var. Bu rekabette dershaneler, ışık okulları cemaat evleri ve orada okuyanların ne olacağını belirlemek son derece zor. Cemaatlerle bağlantı devam ediyor. Üniversitelerde devam ediyor, orta öğretimde devam ediyor. Aşağı yukarı, herkes birilerinden icazetler almaya çalışıyor. Bu korkunç bir şey. Kaygım var. Ülkede yurttaş olma bilinci yerine, müritleşme alabildiğine gidiyor. Köleleşme özgürlüğü yoğun yaşanıyor. Sadaka kültürü, dilenme kültürü alabildiğince yaygın. Böyle bir sistemin içerisinde düşünen insanların, düşünemeyen insanlar üretemezler.”