CHP İl Başkanı Tanju Özcan ile görüştük. Özcan, 10 Aralık Hareketi, Abant Platformu ve Vali Halil İbrahim Akpınar'ın açıklamaları, Belediyeİş Sendikası ve Pis Su Arıtma Tesisi ile ilgili yapılan tartışmalara yanıt verdi. Kendisi ile yaptığımız röportajın ilk bölümünü yayınlıyoruz.

Çağdaş sosyal demokratlık, geleneksel sosyal demokratlık diye bir kavram var mı?

Buna göre kavram tartışmasıdır. Sosyal demokrasinin teorisyenleri tabi klasik demokrasi çağdaş demokrasi ayrımına gitmemiştir tabi. Ancak her ideoloji gibi zamanla şartlar da değiştikçe muhakkak ki sosyal demokrasinin evrensel değerlerinde de ufak çaplı değişimler olabiliyor. Eğer kastedilen oysa, ben bunu da normal karşılıyorum. Zamana ve zemine göre küçük değişiklikler göstermesini de sağlıklı buluyorum.

Bu gün 10 Aralık Hareketi içinde bulunan insanlar, daha önce CHP'de çeşitli görevlerde bulundular. 2006 yılında istifa etmiş olmalarını yanlış bir karar olarak değerlendirdiniz değil mi?

Basından takip ettiğimiz kadarıyla yer alan arkadaşlarımız bizim geçmişte birlikte siyaset yaptığımız arkadaşlarımız. Öz itibariyle de bakıldığında siyasi görüş, dünya görüş, yaşam tarzı bakımından birbirinden çok farklı olmayan insanlarız biz. Bu arkadaşlarımız da 34 yıl önceye kadar Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında çok değerli görevlerde bulundular. Bunların bir kısmı uzun yıllar partinin yükünü üstlendiler, partiye hizmet ettiler, yönetici olanlar var içlerinde, çok değerli üyeler vardı. Ancak arkadaşlarımız bana göre 2006 yılında yanlış bir karar vererek partiden ayrıldılar.

İstifa sürecine hata dersek bunu tek taraflı olarak söylememiz çok doğru olur mu? O dönemki CHP İl ve İlçe teşkilatının bu konuda hataları yok muydu?

Tabi şunu söylemekte fayda var. Belki de bu arkadaşların o yanlış kararı vermeleri ile sonuçlanan süreçte o zamanki parti yöneticileri olarak, merkez ilçe başkanı olarak, il başkanı olarak bizim de hatalarımız olmuştur. Biz zaten zaman içersinde bu arkadaşlarımızla bunu samimiyetle paylaştık. Hatta son 2 yıl içerisinde özellikle ben bu arkadaşlarımızın partiye yeniden kazandırılabilmesi noktasında il başkanı olarak çok ciddi bir gayret de gösterdim. Zannediyorum en az üç defa bu arkadaşlarımızın bazılarının ofislerine, iş yerlerine giderek yönetim kurulu arkadaşlarımızla tüm samimiyetimizle, tüm içtenliğimizle bu arkadaşlarımızı yeniden davet ettik. Geçmişte bizim yaptığımız hatalardan dolayı kendilerinden özür de diledik. Ne olur dedik bunları bir tarafa bırakın, gelin aynı çatı altında bu yolda birlikte yürümeye devam edelim. Siz dışarıda olunca olmuyor, biz dışarıda olunca olmuyor. Hepimizin bir arada olması gerekiyor. Taban bunu istiyor, taban bunu bekliyor. Tabi benim bu çabalarım bu arkadaşlarımızın partiye dönüşümünü sağlamadı.

10 Aralık Hareketi'ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu günlerde basına yazdığı kadarıyla tabii ki bir polemik yaratmak adına söylemiyorum. Arkadaşlarımız 10 Aralık Hareketi'nin partileşeceğini ve kendilerinin bu yeni partide görev alacaklarını ifade ettiler. Tabii ki biz bu arkadaşların kişisel tasarrufudur diye düşünüyoruz. Muhakkak ki saygı gösteriyoruz. Olabilir belki, orada daha faydalı olacaklarını düşünmüşlerdir. Ben sosyal demokratların veya solda yer alan insanların kendilerini sol görüşlü olarak ifade eden insanların değişik değişik çatılar altında bulunarak veya faaliyet göstererek mevcut iktidardan kurtulma adına olumlu bir şey yapacak kanaatin de değilim. Bir fayda sağlamayacaktır. Ama tabii ki dediğim gibi arkadaşların kişisel tasarrufudur, değerlendirmeleridir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi yönetim kurulu olarak, yöneticileri olarak arkadaşlarımızın bu karalarına da saygı duyuyoruz.

10 Aralık Hareketi sizin parti tabanınızı etkiler mi?

Etkileyeceği kanaatinde değilim. Samimi olarak söylemek gerekirse. Ama tabi bunu zaman gösterecek. Etkilerse ne ölçüde etkiler; bunu zamanla göreceğiz. Ama keşke hepimiz tek çatı altında bulunabilsek ki burada da çatının Cumhuriyet Halk Partisi olması gerektiği düşüncesindeyim ben. Ama dediğim gibi arkadaşlar böyle bir tercihte bulunuyorlar. Hayırlı olsun demekten başka da yapacak çok fazla da bir şey yok. Biz tabi ki de kendimize güveniyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi tabi ki geçtiğimiz her gün köklerini derine salan, her geçen gün büyüyen bir siyaset olarak yoluna devam ediyor. Bu Türkiye'de de böyle, Bolu'da da böyle. Hatta Bolu'daki partinin gelişimi Türkiye'deki gelişiminden de bile hızlı diye düşünüyorum.

Peki, 10 Aralık Hareketi ile CHP arasında ilerleyen günlerde herhangi bir polemik olur mu?

Kamuoyunda şunun bilmesini istiyorum. Bu arkadaşlarımız bizim arkadaşlarımız. Ayrı partilerin yöneticileri de olabiliriz ama, biz hiçbir zaman bu arkadaşlarımız ile zaman içerisinde halkımız da görecektir ki herhangi bir polemiğe de girmeyeceğiz. Arkadaşlarımız bir mücadele verecektir, biz de bir mücadele vereceğiz ama biz artık o polemikle mücadele verme dönemini çoktan geçtik. İşimize bakacağız.

Ortak siyasal alanda çalışma yapan kişiler, yani bireysel olarak sizin de yaptığınız tespit gibi polemiğe girmeyeceğiz deseler de, zaman içersinde aynı siyasi bölüm, aynı taban, aynı alanda çalışma yaptıkları için kendiliğinden bir taraflaşma, kendiliğinden bir polemik ortamı oluşmaz mı?

Arkadaşların meselesi şuydu zaten. Arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğünü ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin mevcut yönetimini, ortaya koyduğu ilkeleri benimsemediklerini ifade ediyorlardı zaten. Benim eleştirilerimin odağında bu vardı zaten. Ancak bu arkadaşlarımız zannediyorum tüzüğünü benimsedikleri, daha çok akıllarına yatan, ilkeler ortaya koyan, bir başka siyasi partide faaliyetlerini sürdürecekler. Bu da demektir ki, bu arkadaşlarımız siyasi faaliyetlerini sürdürürlerken veya siyasi faaliyetlerine yön verirken, bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin ne yaptığını veya ne yapacağı ile meşgul olmayacaklar.

CHP ile ilgili eleştiriler azalır mı diyorsunuz?

Bu arkadaşlarımızın artık mensup olmayacakları, Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden çok fazla eleştiri getireceklerini zannetmiyorum. Yani bu parti, Cumhuriyet Halk Partisi'ni eleştirmek için kurulmuş parti değildir. O arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisi'nde değillerdi ama öyle ifade ediyorlardı. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüzel kişiliği ile ilgili bir sorunumuz yok. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel yönetimiyle sorunumuz var diyorlardı bize. Parti içinde tam demokrasi istiyoruz diyorlardı. Demokratik bir tüzük istiyoruz diyorlardı. Zannediyorum bu isteklerini yeni partide gerçekleştirme imkanını bulacaklardır. Ona uygun bir ortam oluşacaktır bu yeni partide.

Seçimden bu güne partinin durumu nasıl, üye sayınızda bir kayıp var mı?

Seçimden buyana partimize, seçimi kaybetmiş parti olmasına rağmen, yaklaşık 400–500 tane yeni üyenin gelip kendiliğinden üye olduğunu söylersem, herhalde Cumhuriyet Halk Partisi olarak sağlıklı bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Öyle de bir kopma beklemiyorum. Bu arkadaşlarımıza da başarılar diliyorum. Arkadaşlarım nasıl istiyorsa öyle hareket etsin. Başarılar diliyorum sadece.