CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, CHP İl Başkanı Tanju Özcan'ın oğlu Can Özcan'ın Termal Otel'de düzenlenen sünnet düğününe geldi. Kendisi ile küçük bir röportaj yaptık.

Tanju Özcan'ın oğlu Can Özcan'ın sünnet düğünündeyiz. Kalabalık bir topluluk, Termal Otel'de bir araya gelmiş, gelen davetliler eğleniyorlar ya da kendi aralarında sohbet ediyorlar. Termal Otel'in restoran bölümünden bahçe bölümüne doğru geçiyorum. Esas ağır misafirler orada. U şeklinde düzenlenmiş bir masada CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya, Bolu AKP Milletvekili Fatih Metin, AİBÜ Rektörü Atilla Kılıç, Bolu Eski Valisi Mehmet Ali Türker, Umut Oran ve diğer misafirler oturuyorlar. Berhan Şimşek'e birkaç soru sormak istiyorum. Şimşek, Türkiye siyasetinin ve sanat dünyasının önemli isimlerinden biri. Şimşek hem CHP İstanbul Milletvekili, hem de “Hoşça kal yarın” adlı filmde Deniz Gezmiş'i oynayan aktör. Önce masaya yaklaşıp kendisine “Hoş geldiniz” diyorum. Bolu'nun yerel gazetesi Bolu Gündem'i temsil ettiğimi, kendisiyle ufak bir röportaj yapmak istediğimi söylüyorum. Berhan Şimşek bizi kırmıyor ve röportaja başlıyoruz.

SAYIN VALİ BU AKIL TUTULMASININ ÜRÜNÜDÜR

Abant Platformu'nda Vali Bey'in bir konuşması oldu. Vali Bey'in yaptığı konuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben yazılı basına 2003 yılının Mart ayında bir röportaj vermişim. Orada şunu söylemişim; AKP Türkiye'nin belleğini değiştirecek, kadrolaşmayla, yarattığı zenginlikle, eğitimle, YÖK'le öyle bir noktaya gelecek ki, Türkiye de akıl tutulması yaşayacak. AKP 7 yıllık sürecinde Türkiye'de akıl tutulması yaşatıyor. Sayın Vali bu akıl tutulmasının ürünüdür. Sayın Vali hükümetin valisi değildir, devletin valisidir. Eğer çok istiyorsa istifa etsin AKP kadrolarında siyaset yapsın. Bir Valinin seçmen üye olarak, yurttaş olarak, siyasi hakkını kullanma ifadesine saygım var. Seçmen olarak kullanır. Buna saygı duyarız. Kendi insan olarak da fikri olacak buna da saygı duyarız. Ama eğer Türkiye'de bu taraflı bir anlayışın valiliğini yapıyorsa, bu işi bıraksın gitsin cemaate üye olsun. Malum cemaate gitsin AKP'de siyaset yapsın. Bu teamül olarak şık değil, hoş değil. Kendisi bu kentin mülki amiridir. Ama Recep Tayyip Erdoğan'ın amiri olarak görev yapıyorlar. Ben şahsen bu arkadaşın eğer önündeki notlar yazılı değil ise, dili de bu kadar dönüyor ise ki büyük ihtimal ile yazılıdır, bu arkadaşlar papağan ezberinden vazgeçsinler. Ülkeye, Bolu'ya valilik yapsınlar. Bu ülkenin çok değerli valileri, çok değerli siyaset adamlarına ihtiyacı var.

BU ARKADAŞLAR BOLU'DA ÇOK ÇAM DEVİRİR

Peki, Berhan Bey bugün de Mengen Festivali vardı. Mengen festivalinde Köksal Toptan küçük bir kız çocuğuna “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sordu. Küçük kız “Başbakan olacağım” dedi. Toptan “Aman Başbakan olma, bu ülke kadın başbakandan çok çekti” dedi. Toptan'ın yanında bulunan Vali Halil İbrahim Akpınar “Sen Tayyibe bir başbakan olacaksın” dedi. Bu değerlendirme hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben inanmış ve iman etmiş biriyim. Siyasetçiler Allah'ın temsilcileri değiller. Bu ülkede de başbakanlar da halife değil. Tayyip Tayyibe falan diye devam etmiyor. Birincisi bu arkadaşlar Bolu'da çok çam devirir. Çamlara da yazık olur. Bolu yani böyle çamlarıyla ünlü bir yerdir. Böyle bir valiyle çamlar Bolu'da eksilmeye başlar. Onun bunu söylemesi çok normal. Bir önceki ifadesinde olduğu gibi. Fakat Sayın Köksal Toptan, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturan, bir kişinin bir kadın başbakandan çok çektik, Türkiye'de artık kadın başbakan olmamalı demesi gerçekten abesle iştigal. Onun çok sevdiği Süleyman Demirel'in sözü ile ifade edersek “kötü örnek, örnek değildir”. Kendisi Başbakan olamadığı, DYP lideri olamadığı için mi Tansu Hanımı işaret ediyor? Yoksa kadından başbakan olmayacağı için mi? Köksal Bey'in herhalde içinde kor kalmış. Bugün Bolu'da baya yağmur yağdı. Belki onun yüreğindeki kalan koru da, eğer yağmura yakalandıysa, Bolu'da da söndürmüş olabilir. Buna siyaset adamlarının, devlet adamlarının, yapmaması gereken hadiseler.

DÜNYAYI DEĞİŞTİRECEK OLAN KADINLAR VE GENÇLERDİR

Türkiye'de bir gençlik hareketini temsil eden bir filmde rol aldınız. “Hoşça kal yarın” anlamlı bir filmdi. Bugün hala Türkiye'de 68'liler gibi, 78'liler gibi bir gençlik hareketinin var olabileceğine inanıyor musunuz?

Neden olmasın. Gençlik hareketini yakan, yıkan, silahla falan bu işleri halletmeye çalışan kişiler olarak değerlendirilmemeli. Onların da hataları olmuş olabilir. Bu insanlar samimi insanlardı. Düzgün, dürüst, namuslu insanlardı. Ülkenin çıkarlarını kendi çıkarlarının üzerinde düşündüler. Yani Türkiye'nin %50'si 28 buçuk yaşının altında bir ülke. Tabi ki bir gençlik hareketi olabilir. Bakın ben 50 yaşındayım geldik gidiyoruz. Bu ülkenin gençlerinden korkmayalım. Tabi ki gençlere ve kadınlara inanmak lazım. Dünyayı değiştirecek olan kadınlar ve gençlerdir.

CHP GENEL BAŞKANI'NIN AYAKLARI DA, BEYNİ DE BU TOPRAĞA BASIYOR

CHP'nin şuanki mevcut siyasal yönetimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerel yönetimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı'nın ayakları da beyni de bu toprağa basıyor. Yani bunu Azerbaycan, Ermeni sınırında görebilirsin, Mayın olayında görebilirsin, bu son yaşanan olayların hepsinde görebilirsin. Türkiye'de vicdanın ve aklın şirazisini Cumhuriyet Halk Partisi tutuyor. Ve şunu da herkes iyi bilsin ki iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var.

SEN DE İNTİHAR EDECEKSEN ET DEMİYORUM

Peki Berhan Bey Anayasa'nın Geçici 15. Maddesi ve darbecilerin yargılanması meselesi?

Ben yıllarca şunu söylemişim; Bir anayasada darbe yapanlara, bir madde ile 20 yıl dokunulamaz diye bir ifadenin konulması demokrasi ayıbıdır. Cumhuriyet Halk Partisi bundan 16 yıl önce bu 15. maddenin anayasadan kaldırılması için teklif vermişti. O gün görmemişler ama bugün ancak görebildiler. Yani Cumhuriyet Halk Partisi bunu bugün yapmıyor. Bu arada 92 yaşında Kenan Evren intihar edecekmiş, o onun tercihi. Ben böyle bir şey demiyorum. 17 yaşında bir çocuğun yaşını büyütüp 18 yaşında idam ettin. Sen de intihar edeceksen et demiyorum. İntihar etmek, etmemek kişinin kendi tercihidir.92 yaşındaki kişiyi mahkûm etmek, etmemek de koşulları içersinde düşünebilir. Burada ifade edilen bir dönemin mahkûm edilmesidir. Bir sürecin mahkûm edilmesidir. Yoksa biz bu ülkeyi dönelim tekrar 12 Martlara, 12 Eylüllere ve süreci konuşalım kavga ettirelim diye değil. Bu ülke yaşadığı dönemlerle yüzleşmesi gerekiyor. Bu yüzleşmeler samimiyeti ortaya çıkaracaktır. Birbirimize biraz daha tahammül edebilir, birbirimizi biraz daha hoşgörüyle karşılayabilir noktasında olacağımızı düşünüyorum.

BOLU’DA OLMAKTAN BÜYÜK BİR GURUR DUYUYORUM

Peki, sanatsal çalışmanız olacak mı yine? Bir de Bolu'da olmaktan memnun musunuz?

Şuan herhangi bir sanatsal çalışmam yok. Ama tabi özlüyorum o günleri. Bir kez daha Bolu'da olmaktan, çok değerli Tanju Özcan'la oğlunun böyle bir muradında olmaktan büyük mutluluk duydum. Çocuklar için iki murad vardır. Birincisi sünnetleridir. İkinci muradları evlilikleri. Ama en önemli muradı da bu arada askerlikleridir. Bu ilk muradında da siyasi akrabalarımla beraber olmaktan ve Bolu'da olmaktan büyük bir gurur duyuyorum.

BOLU'YA YILDA EN AZ ÜÇ KEZ GELİRİM

Daha önce Bolu'ya gelmiş miydiniz?

Çok geldim. Ben Bolu'ya yılda en az üç kez gelirim. Düzce'ye de öyle. Senin vesilenle de bütün Bolu'ya, Bolu halkına saygı ve selamlarımı iletiyorum. Her şey onlar adına ülkemiz adına umut ediyorum, emeklerimizle güzel olacaktır.