Abdüllatif Şener yaptığımız röportajın son bölümünde erken seçim değerlendirmesi ya-parken, erken seçim ihtimalinin düşük olduğunu, ama Türkiye Partisi olarak böyle bir ihtimal olsa dahi seçime hazır olduklarını ifade etti.

Röportaj: Zeki Ercivan

Abdüllatif Şener'in akademik hayatı Bolu'da başladı. Gazi Üniversitesi Bolu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne Araştırma Görevlisi olarak başladı, aynı üniversitede Maliye Ana Bilim Dalı'nda doktorasını tamamladı.

Bulunduğu fakültede Dekan Yardımcısı olarak görev yaptı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne geçti, bu üniversitede görev yaparken 1990 yılında doçent oldu.

Röportajımızın son bölümünde Abdüllatif Şener'le Türkiye Partisi olarak yaptıkları siyasal çalışmaları ve Bolu'ya dair anılarını konuştuk.

Siyasal çalışmalarınız sürüyor. Ülke genelinde il ve ilçelerdeki örgütlenme çalışmanızı bitirebildiniz mi?

72 ilde il teşkilatlarımız var. İlçe ve belde teşkilatlarımız kuruluyor. Ancak seçime girebilmek için, belli sayıda ilçenin ve beldenin de kurulmuş olması gerekiyor. Biz şu anda seçime girme hakkına sahip bir siyasi partiyiz. Seçime girebilmemiz için gerekli olan örgütlenmemizi tamamladık. Ama hedefimiz 81 ilimizde, tüm ilçelerimizde ve beldelerimizde teşkilatlarımızı kurmaktır. Bizim asıl zorluğumuz şuradan kaynaklanıyor: genel merkez olarak finansman zorluklarımız var. İllerimize finansman desteği sağlayamıyoruz ve her il örgütümüze, ilçe ve belde teşkilatlarımıza kendilerini finanse etme görevini de yüklüyoruz. Diyoruz ki ilinizi kuracaksınız, ilçenizi, beldenizi kuracaksınız ve bütün masraflarınızı da yerel olarak kendiniz karşılayacaksınız diyoruz. Böyle olunca bazı küçük illerde kurmak isteyen çok sayıda insan var. Fakat finansmanını karşılayabilecek birileri olmadığı taktirde veya finansmanını sağlayabilecek birileri olduğu halde, bizim anlayışımıza uygun düşmeyecek nitelikte olanlar ortaya çıktığında, o ilin kuruluşunda biraz ihtiyatlı davranıyoruz. O bakımdan seçiciliğimizden ve finansman güçlüklerinden kaynaklanan bazı engellerimiz var. Ama buna rağmen şu anda biz Türkiye Partisi olarak seçime girme hakkını elde etmiş bir siyasi partiyiz.

Peki, erken seçim olur mu?

Olabilir. Benim tahminim seçimin 2011'de olacağıydı. Ama düşük bir ihtimalle de olsa 2010'da da seçim olabileceğini düşünüyorum. Ama biz seçime hazırız artık.

Akademik hayatınız Bolu'da başladı. Bolu'da dekan yardımcılığı yapmıştınız değil mi?

O zamanlar Abant İzzet Baysal Üniversitesi henüz kurulmamıştı. Bolu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde hocalık yaptım. Bu fakülte o zaman Ankara'daki Gazi Üniversitesi'ne bağlıydı. Bu fakültenin Bolu'da dekan yardımcılığını yapmıştım. Asistan olarak girdim. Doktoramı da Gazi Üniversitesi'nde yani Bolu'da asistanken tamamladım. Daha sonra Hacettepe'ye geçtim, doçentlik dönemimde Hacettepe'deydim. Bizim Fakülte Bolu Dağı'nın eteklerindeydi. Hatta şöyle bir şey oldu. Bolu dağının eteklerine Elmalı Köyü'ne fakülteyi taşıdık. Fakülte binasının arka tarafında yatakhane vardı. Okula hocaların bir kısmı Ankara'dan gelirdi, bir kısmı İstanbul'dan. Gece o yatakhanede yatardık, gündüz derse girerdik, derslerimizi verirdik, akşam tekrar Ankara'ya veya İstanbul'a dönerdik. Ben de aynı şekilde Ankara'dan gelir, bir iki gün burada yatar, her hafta gelir giderdik. Bizim İzzet Bey diye bir arkadaşımız vardı. Böyle 1.90 boyunda bir muhasebe hocasıydı. Fakülte ilk Bolu dağı eteklerine taşındığı zaman, akşamüstü gelmiş çantasını arkadaki yatakhaneye koymuş. E tabi dağın başında yemek yeme ihtiyacı var, sağa bakmış sola bakmış yemek yiyebileceği bir yer görmemiş. Ama karşıda ışıkları görünce karşı yola geçmiş ve orada bir kamyoncu lokantası vardı o dönemde, oturmuş lokantaya, kimse aldırış etmiyor ne buyurun diyen var. Oturmuş bakmış masa tozlu, tozları silen yok. Garsona bir şey söylüyor ona laubali geliyor davranışları. En sonunda dayanamıyor garsonu çağırıyor. Eliyle işaret ediyor “Gel buraya” diyor.

Garson geliyor yanına garsona diyor ki, “Bak, ben şu karşıya yeni taşınan fakültenin hocasıyım. Fakültemizi buraya taşıdık. Sizin müşteriniz de bundan sonra artacak. Fakültenin öğrencileri, hocaları da zaman zaman burada yer diyor ama diyor bu servisler böyle devam ettiği sürece, sizin de bu davranışlarınız böyle devam ettiği sürece, bu iyi olmaz. Bizi kızdırırsanız biz de fakültemizi Elmalı Köyü'nden alır başka bir köye taşırız” diyor. O zaman bırakın köyü, büyük şehirler dışında üniversite bile yoktu Türkiye'de.

Bu bize bir espri konusu haline gelmişti 'Fakülteyi bu köyden alır, başka bir köye taşırız' diye espri yapardık. Şu kaderin işine bak bizim fakülte de üniversiteye dönüştü. Taşındı ama Yumrukaya Köyü'ne taşındı.

Geçmişten günümüze Bolu'nun gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz Bolu'nun daha önceki dönemine tanık oldunuz.

Bolu'nun o dönemlerde 40–50 bin civarında nüfusu vardı. Bugün de 120 bini buldu. Bir kere nüfus artışı var, o zamanlar hiç gecekondu yoktu. Türkiye'nin tek gecekondusu olmayan kentiydi Bolu. Umarım bugün de öyledir.

Varoşlarda başladı.

Bu hiç iyi haber değil. Vaktiyle hiç gecekondusu olmayan bir kentten söz ediyoruz. Şimdi gecekondulaşma, imar düzensizliği gene işin ranta döküldüğü bir belediye anlayışı yerleşiyor demektir.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İyi bir üniversite oldu. Yani hem merkezi bir yerde bir kere, yani İstanbul Ankara arası, hem hocalar açısından verimli bir yerde.