Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz gündemi değiştirecek, şimdiye kadar kimsenin bilmediği projeleri Bolu Gündem'e anlattı. Bolu'nun tamamen çehresini değiştirecek bu projeler için şimdiden altyapıyı hazırladıklarını ifade eden Başkan Yılmaz, “Ben Bolu'nun geleceğinden sorumluyum. 30-40 yıl sonra bir olumsuzluk yaşandığında yahu bir Alaaddin vardı, o izin verdi dedirtmem” dedi.
Bolu'nun geleceğine yönelik yatırımlar ve bir de Başkan Alaaddin Yılmaz'ın projeleri hiç bitmiyor, bitmeyecek gibi de görünüyor. Gece gündüz “ne yapabilirim” diye düşündüğünü ifade eden Başkan Yılmaz, Bolu'nun iyiliğine olacak her türlü projeye destek vereceklerini ve her konuda paylaşıma açık olduklarını söyledi. Başkan Yılmaz'a sorduk, o da tüm içtenliğiyle cevapladı.
Kamuoyunda tartışılan Bolu Dağı A.Ş.'nin konaklama tesisi yaptığı yerde Belediye hak talep etti mi?
Gayet tabi. Bolu'da imara açılan her yerde, her mücavir alanda Belediye'nin 18. madde uygulamaları gereği hakkı vardır. Yüzde 40'ı Belediye'nindir. Biz bu makamda Belediye'nin ve Bolu halkının çıkarlarını savunmak ve geliştirmek için oturuyoruz. Buna uygun olarak elbette Bolu Dağı A. Ş.'nin Boludağı tesisinde hak talebimiz var. Aynı şekilde Gölköy sapağındaki satışa çıkarılan Telekom arsasında da var. Bunun dışında Becikoğlu'nun satın aldığı Abant Parke fabrikasının arsasında da Bolu halkı ve Bolu Belediyesi adına değişik taleplerimiz olacaktır.
TOKİ ile mahkemelikmişsiniz? Doğru mu?
Evet, doğru, nerden duydunuz? Bolu Gündem'den de bir şey saklanmıyor. Şaka bir yana, evet. TOKİ bizi mahkemeye vermek istiyor.
Sebep nedir?
Sebebi üniversite hocalarımıza ve Bolu'dan bazı iş adamlarına ait 9 bin metrekarelik bir büyük arsa var. Arsa sahipleri buraya inşaat, villa yapmak istiyorlar.
Peki bunda mahkemeye gidecek durum nedir?
Müsaade edin bitireyim. Bu arsa maalesef Gölköy su havzasının içinde kalıyor. Su regülatörüne 300 metre. Ben bu sahada yapılaşmaya müsaade etmem arkadaş. Gölköy su havzası Bolu'nun içme suyunun, kullanma suyunun geleceği. Ben bu projeye geçit vermem.
Anladım Sayın Başkan, ama siz üniversite hocalarının ve iş adamlarının arsa dediniz. TOKİ ile ne alakası var?
Hah, işte meselenin can alıcı noktası da bu zaten. İş adamları ve hocalar bu arsayı TOKİ'ye devretmişler bir protokolle. TOKİ siz burayı bize devredin, bize belediye melediye karışamaz demiş. Biz işimizi Devlet Su İşleri ile, Ankara ile çözeriz demişler. Yok öyle yağma! DSİ'nin görev alanına girmez bu işler. DSİ bir de burası ile ilgili müspet rapor vermiş. Bak sen hele! Bu iki kurumu da, yani TOKİ'yi de DSİ'yi de bu işten vazgeçmezlerse, önümüzdeki günlerde mahkemeye vereceğim. Biz DSİ ile daha önce bu bölgeyi anlaşarak Bolu su havzası ilan ettik. DSİ'nin hiçbir yetkisi yok orada. TOKİ de almış arsayı üstüne. Yok, müsaade etmem. Ben Bolu halkının geleceğinden de sorumluyum. 30-40 sene sonra Gölköy su havzası kirlenince, yahu bir Alaaddin vardı, o izin verdi dedirtmem.
Peki hocalar neden satıyor arsayı TOKİ'ye?
Orasını bilemem. Arsa da gitti ellerinden şimdi. O hocalar her şeyi çok iyi bilir…
Bolu'nun yöresel ürünleri ilgili çalışmalarınız da var. Bunları da anlatır mısınız Başkanım?
Bolu'da yöresel ürünleri bir çatı altında toplayacağız. Yöresel ürünlerimizi gerektiği gibi değerlendiremiyo-ruz, tanıtamıyoruz. Bu Bolu'nun bir eksiğidir. Kalıcı Konutlarda bulunan bir üniteyi yöresel ürünlerin hijyenik bir şekilde paketlenebilmesi ve belli standartlarda satışa sunulabilmesi için hazırlıyoruz. Bolu Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi bu işlerin sorumluluğunu seve seve üstlendi. Bir dernek oluşturdular. İsmi BEH-DER, yani Bolu Elişi Hatıraları Derneği. BEH-DER şu anda standartizasyon ve markalandırma işleri ile uğraşıyor. Çalışmaların ilk meyveleri Bolu Belediyesi Hayır Çarşısı'nda sergileniyor.
Nasıl bir çalışma yapacaksınız konuyla ilgili? Bir marka adı var mı?
Standartizasyon işlerini yola koyduktan sonra üretim başlayacak. Bolu'nun yöresel ürünlerini ANABOLU markası adı altında toplayacağız. Bu markanın altında Bolçi, Kurabiyecizade ve Mudurnu Saray Helvası gibi şehrimizin önemli firmaları da toplanma teklifimizi kabul etti. Yani şöyle düşünün, örneğin D-100'de konaklama tesisinde ANABOLU standı ve altında fındık şekeri, Bolu çikolatası, Bolu kurabiyesi, Abant nilüfer kolonyası, saray helvası, Bolu kızılcık şurubu, tarhanası, eriştesi, alıcı, alıç sirkesi, Mudurnu bebekleri, yöresel tahta kaşıklarımız. Hepsi bir arada sergilenecek ve satışa arz edilecek. Bu konuda çok iddialıyız. Gerekirse ki gerekiyor, bu ürünleri dünyaya tanıtacağız.
Nerde sergilenecek bu ürünler ilimizde?
Bolu Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi grubu ve BEH-DER günün en yarısı, yani 12 saat bu mesele ile ilgileniyor. Ürettiğimiz ürünleri ilk kez iddialı haliyle Atatürk Orman Parkı'ndaki satış alanlarında görebileceksiniz. Bir de bizim yaptığımız bu çalışmaları bazı art niyetli kişiler, çevreler Alaaddin Yılmaz ailesine Belediye'nin olanaklarını kullanmak için iş yeri açma hazırlığında olduğunu iddia ediyorlar. Onlara pes diyorum pes. Bu kadar da olmaz. Bu projenin altında yüzlerce kadınımızın, Belediye çalışanlarının emeği var, fikri var. Bu dedikodu çıkartan münafıklara başka bir şey demeyeceğim. Artık Bolu'da üreticinin ürettiği ürünler gerçek değerini ve markasını bulacak.
BOLU'YU TÜM YÖRESEL ÜRÜNLERİYLE TANITMAK İSTİYORUZ
BEH-DER Başkanı Güler Burkucu ile de görüştük. Burkucu yaptıkları çalışmalar hakkında bize bilgi verdi ve amaçlarını anlattı. Burkucu kısa da olsa bize BEH-DER'i anlattı: “Yöresel olarak kızılcık tarhanası var, şifalı bir ürün. Ama çok fazla tanınmıyor, bilinmiyor. Hala anlatmak gerekiyor. Pişirilme şeklinden tutun da hala kızılcığın bile ne olduğunu soruyorlar. Bolu dağlarında yetişiyor bu kızılcıklar. Bunun dışında kızılcık ve alıcın marmeladı ve sirkeleri de var. Burada mesela görmüş olduğunu erişteler var. Erişte normalde sade olarak bilinir. Ama çok farklı çeşitleri vardır. Yöresel ürünlerle ilgili üretimi oluştururken, el yapımı olmasına ve geleneksek tadını korumasını sağlamaya çalışıyoruz. Makineleşmeye gitmek istemiyoruz. İçine katılan malzemeleri de yapılış tarzını muhafaza ederek gerçekleştirmek istiyoruz.Annelerimizden öğrendiğimiz haliyle yapımını sağlamak istiyoruz.
Bütün bu ürünlerin öne çıkarılmasını ve tanıtılmasını istiyoruz. Mesela bu ürünlerin patentinin alınması gerekiyor, çünkü sadece buraya has ürünler bunlar. Biz orman iliyiz. Ormansal ürünlerimiz var onları da değerlendirmemiz lazım. El işleri yapıyoruz, bez bebeklerimiz var. Köroğlu figürlerinin çalışmamız gerek, Bolu deyince akla çam ağaçları geliyor. Biz bunların üzerinde durup bunları öne çıkarmalıyız. Bolu'yu tüm yöresel ürünleriyle tanıtmak istiyoruz. Bunların hepsinin de patentini almak istiyoruz. Yaptığımız işler gerçekten heyecan verici işler, kısmetse bunun tanıtımını en iyi şekilde yapacağız.”