PKK'dan ayrıldıktan sonra 13 Nisan 1998'de Kuzey Irak'ta yakalanıp Türkiye'ye getirilen Şemdin Sakık'ın, andıçta kullanmak üzere bazı gazeteciler hakkında "PKK'dan para alıp yazı yazıyorlar" diye ifade vermeye zorlandığı sorguda eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da bulunduğu ortaya çıktı. Sakık konuyla ilgili detayları anlattığı kitabında 10 gün süren sorgusuna Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı olarak Büyükanıt'la birlikte dönemin DGM Başsavcısı'nın da katıldığını açıkladı. Sakık'a hücre hapsi uygulalayarak sözkonusu ifadeyi imzalatmaya çalışanlar arasında beş yıl önce Şemdinli'de Umut Kitapevi'ne bomba attıktan sonra yakalanan astsubaylar Ali Kaya ve Özdan İldeniz de vardı. Ali Kaya için "Tanırım, iyi çocuktur" diyerek Şemdinli Davası'na müdahale eden de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'tı.
Taraf'ın bugünkü haberine göre Sakık, Genelkurmay tarafından yüksek tirajlı gazetelere servis edilerek 25 Nisan 1998'de aralarında Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Akın Birdal, Salim Ensarioğlu, Ahmet Altan, Mehmet Altan'ın da bulunduğu isimleri 'PKK ile işbirliği yapmak'la suçlayan manşet haberlere kaynaklık eden andıç Sakık'a dayandırılmıştı. Ancak Sakık böyle bir ifadesi bulunmadığını açıklayarak bu iddiaları yalanlamıştı.
Andıcın ardından Çandar ve Birand işlerinden olurken silahlı saldırıya uğrayan Birdal ağır yaralandı. Kasım 2000'de Sakık böyle bir ifade vermediği, bu iddiaların dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir ve ekibi tarafından ifadeye eklendiği ortaya çıktı. O dönem Fazilet Partisi Milletvekili olan gazeteci Nazlı Ilıcak, andıcı, basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Ardından Meclis'e taşıdı, ancak sonuç alamadı.
GAZETECİLER ALEYHİNE İFADE
12 yıl sonra o dönem yaşananları Lagin Yayınları'ndan çıkan Şiddetin Sefaleti adlı kitapta anlatan Şemdin Sakık, Diyarbakır Jandarma İstihbarat Merkezi'nde yapılan sorgusuna Şemdinli sanığı astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in katıldığını belirterek, şunları anlattı: "Her gün sabahtan akşama dek dosyaları karıştırıyor ve çözemedikleri noktaları soru olarak bana yöneltiyorlardı... Kısıcası Türkiye'nin ne kadar önde gelen ismi varsa hepsi soruldu. Bu kişilerin örgütle ne tür ilişki içinde oldukları, örgütten para alıp almadıkları, neden Şam ve Bekaa Kampı'na gittikleri ve her mbiri hakkında ne düşündüğümü sordular. Daha doğrusu ülkenin ileri gelen bu gazeteci, yazar ve siyasetçilerinin örgüte yardımcı olduklarını, para karşılığında örgüt propagandası yaptıklarını itiraf etmemi istediler.
ŞEMDİNLİK SANIKLARI DEVREDE
'Bu şasiyetlerin örgütle ilişki içinde olup olmadıklarını bilmiyorum. Örgüt saflarında olduğum süre içinde onlarla hiç karşılaşmadım. Onları, katıldıkları tartışma programlarından ve gazete köşelirinden tanıyorum...' türünde birşeylersöylediysem de, onların ikna edemedim. Hiddetlendiler... Sonuç alamayınca hücreye attılar. İki gün sonra Şemdinli sanığı olan astsubaylar önüme birkaç kağıt koyup imzalamamı istediler. Ne olduğunu sorunca 'önemli şeyler değil, ifadenden arta kalanlar' dediler. Gözlerim uzun süre bağlı kaldığı için ağrıyordu. Sadece koyu puntolarla yazılmış isimleri görebildim. Hepsi de sorgda isimleri geçen insanlardı. Belgeyi imzalamayı kabul etmedim."
BÜYAKANIT DA KATILMIŞ
Sakık'ın 10 gün süren sorgusuna Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı ile dönemin DGM Başsavcısı da katılmış. Kitabında dönemin 7. Kolordu Komutanı olan Yaşar Büyükanıt'ın ismini anmayan Sakık, şunları söylüyor: "On gün süren sorguyu, dönemin DGM Başsavcısı ve 7. Kolordu Komutanı da izlediler. ilk on günde bilgi almak için işkence yapmadılar, zira kendi irademizle örgütten ayrılmıştık, örgüt gerçeğini saklama gereği duymuyorduk; soruların hepsine samimiyetle cevap verdik, örgüt hakkında bildiğimiz herşeyi anlattık."
Büyükanıt, 1996-99 yılları arasında Korgeneral rütbesiyle Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı görevini yapmıştı.