|
|||||||||||||||||||||||||||
ANTALYA‘DA GÖNÜLLERİN ŞAMPİYONU OLDUK | www.boluweb.com | Paylas |
MUCİZE TAKIM U-16’LAR VE BAŞARININ MİMARI YILMAZ ÖZEN
Yılmaz Özen ile yaptığımız, Mucize Takım U-16’ların röportajına dün bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bugünkü söyleşimize U-16’ların başarılı ve yıldız oyuncularından bazıları da bize eşlik etti.
Yılmaz hoca başarıya giden yolu anlatmaya devam ediyor. Nasıl bir takım olduklarını, maça nasıl hazırlandıklarını, takım ruhunu kurmayı nasıl başardıklarını büyük bir heyecan ve keyifle dinledik. Söyleşimize katılan genç oyuncuların gözlerindeki pırıltı ise bu çocukların daha büyük başarılara imza atacağının göstergesi gibiydi.
U-16’ların başarısının sırrı nedir?
İyi bir disiplin anlayışı, oyuna taktiksel bağlılık, çocukların birbirlerine bağlılığı ve saf Boluspor sevgisi başarının formülüdür. Örneğin iki çocuğumuz Milli Takım için orada kaldı. Hiçbir çocuğumda en küçük bir kıskançlık, çekememezlik görmedim. Ödül alan arkadaşlarını candan alkışladılar. Hepsi arkadaşlarını öptüler.
Turnuvada gönüllerin şampiyonu olduğunuzu biliyoruz. Antalya’ da bu sempati nasıl oluştu?
Antalya’ daki Türkiye Şampiyonası’nda Federasyon, hakemler, temsilciler, otel personeli hepsi Boluspor’ a sempati duyuyorlardı. Çocukların duruşu, oynadığımız futbol, sevimlilikleri, disiplin anlayışları, centilmenlikleri orada takdir topladı, sempati yarattı. Akademinin Teknik Direktörü Cezmi Turan bizim için, “ Şampiyon Boluspor. Bu Akademinin amacı buydu. Diğer takımları zaten biliyoruz. Boluspor bize kaynak yarattı. Başkanınıza ve yönetim kurulunuza telefon açıp, teşekkür edeceğiz. Boluspor bizim için Akademinin hedefleriyle ilgili çok iyi bir model olmuştur. Bundan sonraki bütün toplantılarda Boluspor’ u örnek göstereceğiz “ dedi. Kısacası Antalya ‘ da gönüllerin şampiyonu olduk.
U-16’daki görevinizi bırakmak istediğinizi duyduk bu doğru mu? Niçin başarılı olmuş, uyumu yakalamış bir ekibin başından ayrılmak istiyorsunuz?
Çocuklara görevi bırakacağımı söyledim. Bende altyapıdan gelen bir sporcuyum. Çocuklarla iki yıllık bir beraberliğimiz oldu. Onlar, hak edenin oynadığını biliyorlar. Ancak, daha az görev verdiğim, arkadaşı ondan iyi olduğu için yeteri kadar şans veremediğim çocuklarım var. İşte bu noktada yeni bir hoca faktörü onları da arkadan itebilir. Yeni hoca oynayanları da ateşleyecektir. Benim hedefim 98 doğumlular. Benim A 2 veya A Takımı gibi bir hedefim yoktu, şimdide farklı düşünmüyorum.
Öğrenciniz Emre Kılınç turnuvada iki ödül birden alıp, Milli Takıma seçildi. Ayrıca Kaleci Kaan’ı da, Antalya’da Milli Takım’a bıraktınız. Bu iki oyuncunuzu bize anlatır mısınız?
Emre’yi bu turnuvada forvette oynattık. Bu maçlarda çok tekme yedi. Her maç gol atıyor, rakibi çok zorlayan bir oyuncu. Oynadığımız bütün maçlarda hocalar, ikinci yarıda Emre’nin oynadığı bölgede değişiklik yaptılar. Daha agresif, savunması güçlü çocukları Emre’ ye verdiler. Dirsek yedi, sırtına diz yedi. Sesi bile çıkmadı. Zaten çok mütevazı bir çocuk. Turnuvanın en centilmen futbolcusu ödülünü aldı. Ayrıca 5 golle şampiyonanın gol kralı oldu. Son oynadığımız 3. lük maçı hariç her karşılaşmada gol attı. Kaan bize geçen sene katıldı. İstanbullu, ancak Ereğli ile de bağlantısı var. Benim iki kalecim var. Ben geçen yıl ikisine de şans veriyordum. İkisi de iyi kaleci, sadece Kaan’ ın fiziki gelişimi bu yıl biraz daha hızlı oldu. Kaan yan toplarda başarılıdır. Efendi ve çok çalışkandır.
Türkiye Şampiyonasına giderken, bizim dezavantajımız neydi?
Biz play – off’tan gelip, yarı final oynayan bir takımız. Örneğin Fenerbahçe; bizle oynayana kadar 13 gol atıp, 1 gol yemişti. Dört grupta maçlarını 9 puanla tamamlayan tek takımdı. Biz bu takımı saf dışı bıraktık. Rakiplerimizin hepsinde, 3 veya 4 tane milli futbolcu vardı. Bizim turnuva tecrübemiz eksikti. Rakiplerimiz hep yüksek düzeyde turnuvalara katılmış takımlardı. Buna rağmen giderken benim beklentim vardı. Hatta ben arkadaşlarıma orada çok can yakacağımızı söylemiştim. Çünkü ben çocukları tanıyorum. Bizim oyuncular aç, istiyorlar. Kalecimizin omzu kırıldı, çoğu oyuncum sahaya tırnağını bıraktı. Kalecimizin dudağı patladı. İki çocuğumuzun diş telleri var, her maçta dudakları paramparça oluyordu. Ayakkabılar parçalandı.
Sizin agresif bir futbol anlayışını savunduğunuzu biliyoruz. Ekibe de aşırı motivasyon yüklediğiniz söyleniyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Ben hiçbir oyuncuma tekme atın demem. Hatta çocuklar; tekmeye, rakiple didişmeye karşı olduğumu bilirler. Ben 17 sene futbol oynadım, kendim agresif bir oyuncuydum. Kaybetmeye tahammülüm yoktu. Skor 1 – 0, 3 -0 olmuş, benim için fark etmez, ben kendi adıma mücadelemi verirdim. Oyuncularımdan da istediğim budur. Ben oyuncularıma hep şunu söyledim, “ bizi yenseler bile, canları çok acısın” Benim oyuncum orada en centilmen futbolcu ödülüne layık görüldü. Tek bir oyuncum 3 sarı kart gördü, bunların ikisini barajdan erken çıktığı için görmüştür. Dirsekti, kavgaydı, yumruktu, topsuz alanda müdahaleydi türü şeyler hiç olmadı. Benim oyuncularım, benim yapımdalar. Mücadele açısından böyledirler. Ancak saygısızlıkları, sahada hakemle gereksiz diyalogları hiç olmaz.
***
HOCAMIZ BİZLE KALSIN, BİZ GEREKENİ YAPARIZ
Yılmaz Özen’le yaptığımız röportajdan sonra, U-16’dan altı arkadaşımızın görüşlerini aldık. Takım Kaptanı Semih Arın, İkinci Kaptan Emre Öztürk, Okan Arıcı, Emrah Kocadağ, Murat Akman ve Abdülsamet Can gazetemizi ziyaret edip, sorularımıza yanıt verdiler. U 16’nın, futbolcu olmadan önce “ adam “ olmuş kahramanlarıyla konuştuk.
Semih Arın: Orada ortam, her şey çok güzeldi. Atmosfer mükemmeldi. Biz elimizden geleni yaptık. En iyisini yaptık. Altyapıdan da bir şeyler olabileceğini gösterdik. Bundan sonrada inşallah bize daha çok önem verirler. Daha iyi yerlere gelebiliriz. Dördüncü olduk. Büyük başarı. Gelecek sezonda inşallah daha iyilerini yapabiliriz. Bu başarımızda hocamızın da çok payı var. Kendisi ne kadar mütevazı olsa da, “ her şeyi siz başardınız “ dese de, başarıda çok payı var. Bize çok büyük yol gösterdi.
Emre Öztürk : Hocamızın futboldaki hırsı doğal olarak bize de yansıdı.Bizim turnuva tecrübemiz eksikti. İki günde bir maç yaptık. Bir gün dinlenip, ertesi gün maça çıktık. Eğer bizim başarımızın devamı isteniyorsa, Yılmaz Hocayı başımızdan almasınlar. Hocamız bizle kalsın, biz gerekeni yaparız.
Okan Arıcı : Ailelerimizin bize desteği var. Çünkü sonuçta Boluspor’ da oynuyoruz. Ama sadece futbol değil, bunu okulla birlikte devam ettirmek önemli.Ben küçüklükten beri, 8 yıldır futbol oynuyorum. Annem, babam bana hep destek oluyorlar.
Emrah Kocadağ :Yaşadıklarımız bence daha büyük başarıların önünü açar. Sorumluluğumuzun farkındayız. Bunun için gerekenleri inşallah yapacağız.
Murat Akman : Hocamız bizi soyunma odasında inanılmaz bir biçimde motive ediyordu. Maça çıkmadan önce Hocalarımız da bize inanıyordu. Herkes çok hırslıydı, isteyerek oynadı. İyi defans yaptık. Takım halinde iyi savunma yapıyoruz. Zaten gol attıktan sonra, gol yemiyoruz. Bizim böyle bir özelliğimiz var. Yarı final maçında şanssız goller yedik. Ben stoperim. Önce kendimi göstermek istiyorum. A Takıma yükselip büyük futbolcu olmak istiyorum. Elimden geleni yapacağım. Antalya’ da milli olan futbolculara karşı oynadık. Kendimizi de görmüş olduk.
Abdülsamet Can : Ben Endüstri Meslek Lisesinde okuyorum. Takımda ön libero olarak oynuyorum. A Takıma çıkmak için çalışıyoruz. İlerde profesyonel olmak için mücadele ediyoruz. Hakkımızda hayırlısı olsun.
|
|
|
|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa Tüm Haberler Türkiye Güncel Haberler Bolu Güncel Haberler Türkiye Son Dakika Haberler Türkiye Siyasi Haberler Türkiye Spor Haberleri Dünya Güncel Haberler Türkiye Egitim Haberler Türkiye Magazin Haberler Haber Arşivi En Çok Okunan Haberler En Çok Yorumlanan Haberler Haber Yolla