CHP İl Başkanı Tanju Özcan, parti kulislerinde kendisine yönelik yapılan eleştirilere cevap verdi. Kendisi hakkında “Eskiden Baykalcıydı şimdi Kılıçdaroğlucu oldu” söylemlerine yanıt vererek, “Ben hiçbir zaman Baykalcı olmadım” dedi.
RÖPORTAJ: ZEKİ ERCİVAN
Ulusal basında Deniz Baykal'ın tekrar CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturmak için planlar yaptığı söylentisi yayıldı. Son dönemde gelişen olaylarla ilgili CHP İl Başkanı Tanju Özcan değerlendirmeler yaptı.
Anayasa değişikliği ve referandum sürecini bazı sivil toplum örgütleri desteklediklerini ifade ettiler. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
Ben bu konuda destek mesajı verenlere bakıyorum; ya yandaş sendikalar ya da sivil toplum örgütü adı altında Fetullah Gülen Cemaati'nin uzantıları ve hükümetin ihalelerle beslediği bir kısım sermaye odağının güdümündeki sözde sivil toplum örgütleri tarafından bu süreç destekleniyor. Ama biz bunların destek mesajlarını gördükçe ve Türkiye'yi dolaşacağız söylemlerini duydukça şunu görüyoruz; AKP bu referanduma çok asılacak, bu referandum için bütün devlet imkânlarını şuursuz bir şekilde kullanacak. AKP için artık bu durum var olma savaşı ya bu gün bitecek ya birkaç yıl daha zaman kazanmaya çalışacak. Amaç bu. Çok tarihi bir süreç. Bu konuda 12 Eylül'de yapılacak seçimde 'Hayır' çıkacak. Bu sonuç Osmanlı tokadı gibi AKP'nin yüzüne inecek. Benim bu durumdan hiç şüphem yok. AKP Bolu'da bir daha belini doğrultamayacak. Ben Bolu'da yaşayan vatandaşlarıma şu çağrıda bulunmak istiyorum; lütfen sandık başına gittiğiniz de lütfen sadece AKP'nin genel politikalarına bakarak 'Evet' ya da 'Hayır' demeyin. Bolu Belediye Başkanı'nın icraatlarına bakın, Bolu milletvekillerinin iki dönemdir ne yaptıklarına bakın. Belediye çalışmalarından çok memnunsanız 'Evet' deyin, 'Allah razı olsun milletvekillerimiz gecesini gündüzüne katıp çalışıyor' diyorsanız 'Evet' deyin, yapılan çalışmalardan memnun değilseniz lütfen 'Hayır' oyunu kullanın. Siz 'Evet' derseniz, milletvekilleri Bolu halkının kendilerinden çok memnun olduklarını düşünecekler. Sorumsuz Belediye Başkanı şuana kadar sürdürdüğü politikaları olduğunu düşünecek. Daha da vahim hatalar yapacak. Bu hükümet açısından da bu referandum sürecinden 'hayır' çıkması AKP için de şanstır. Bu durum neticede genel seçim değil. Bu konuda vatandaş hayır diyerek bir sarı kart gösterirse, AKP de kendi içine dönüp ben nerde hata yaptım deme şansını da yakalamış olacak, bu durumu sorgulama imkânı bulacak.
Deniz Baykal'ın tekrar genel başkanlık koltuğu için plan yaptığına ilişkin ulusal basında belli iddialar ortaya atıldı. Yapılan bu yorumlar ve değerlendirmeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce böyle bir plan var mı? Varsa bu durumun partiye etkileri ne şekilde olacak?
Bu konuda samimi bir değerlendirme yapmak gerekirse, bütün bunların spekülasyon olduğunu düşünüyorum. Parti içinde ve tabanda bu konulara kesinlikle tartışılmıyor. Şuan partinin bir genel başkanı var. Neredeyse oy birliği ile seçilmiş bir genel başkanımız var. O genel başkan ile partinin hafızası gibi çalışan parti genel sekreterinin müşterek hazırladıkları ve genel olarak örgütleri memnun eden parti meclisi ve MYK oluştu. Bu anlamda bir sıkıntı yok. Biz hem referandumda hem de genel seçimlerde başarılı olacağımızı düşünüyoruz. Bunu da laf olsun diye söylemiyoruz. Karşı tarafta çok büyük bir korku var. AKP ilk defa kaybetme korkusu yaşıyor. Bu iktidarı kaybetmek onlara çok pahalıya mal olacak bunu da biliyorlar.Hem ekonomik kaynaklar kesilecek hem de yüce divan yolu açılacak yargılanacaklar ve belki de büyük çoğunluğu cezalar alacaklar.İşte anayasa değişikliğinin altında yatan kaygı da bu.Söylediğiniz senaryolar partideki arkadaşlarımız tarafından tartışılmıyor. Ulusal basında birkaç kalemşorun ortaya attığı iddialar. İnsanların bu durumu ciddiye alıp konuştuklarını sorduklarını bile duymadım.
Sizin için daha önce Baykalcı'ydı şimdi Kılıçdaroğlu geldi hemen çark etti ve Kılıçdaroğlucu oldu yorumu yapılıyor. Baykal'ın yönetimden ayrılmasının ardından Baykal'ın politikalarını eleştiren CHP'liler, tekrar partiye döndü ve sizin yönetiminizin riske girdiği ifade edildi. Bu söylentilerle ilgili ne diyeceksiniz?
Ben öncelikli olarak şunu ifade etmeliyim ki ben hiçbir zaman Ahmetçi, Mehmetçi, Baykalcı, Kılıçdaroğlucu olmadım. Olmam da, ben Cumhuriyet Halk Partiliyim. Biz bir dönem bu partinin gidişinin doğru olmadığını düşünüp politikalarını eleştirdik ki sonra yanıldığımızı da ifade ettik. Deniz Baykal'ı eleştirerek o dönemdeki genel başkanı eleştirmiş bir grubuz. Sonra ülkenin içinde bulunduğu durum belki verdiğimiz tepkilerin ağır ve hatalı olduğunu düşündüğümüz için partiye geri dönmüş insanlarız. Şimdi ben şunu açıkça söylüyorum; ben Sayın Baykal'la çalıştığım dönemde tabi ki genel başkanla son derece uyumlu bir çalışma sergiledim. Bugün de Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi ile aynı uyumlu çalışmayı sergiliyorum. Ben genel merkezin buradaki temsilcisiyim. Eğer genel merkezle uyumlu olmazsam, genel başkanla uyumlu olmazsam, fikirsel ve düşünsel anlamda bir çelişki olursa ben burada bu görevi sürdürmem. Geçmişte böyle durumlar başka partilerde ve bizim partimizde oldu. Genel başkana rağmen il başkanı olmaz. Genel başkanın istemediği il başkanı o ilde görev yapmaz, bu yanlıştır. Genel müdürlükten bağımsız banka şubesi olamayacağı gibi, genel merkezden ayrı hareket eden bir il örgütü olmaz.