CHP İl Başkanı Tanju Özcan, Anayasa'da yapılan değişikliği hukukçu gözüyle değerlendirdi. Özcan değişikliğe her koşulda karşı çıkacağını ifade etti.
RÖPORTAJ: ZEKİ ERCİVAN
Referandum, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ortamı okumak adına net veriler ortaya koyuyor. Biten seçimin sonucunda alınan neticenin, 2011 yılında gerçekleşecek genel seçimlere yansıyıp yansımayacağı bilinmezken, ülke genelinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün konuşmalara ve eleştirilere rağmen hala çok ciddi etkisinin olduğu görülüyor. Referandum sonuçlarının açıklandığı dakikalarda CHP İl Başkanı Tanju Özcan'la gerçekleştirdiğimiz değerlendirmeye devam ediyoruz.
Referandum süreci anayasa değişikliği ile ilgili verilecek bir kararın ötesinde, vatandaşın iktidara ve muhalefete olan güvenini sınayan bir ön seçim çalışmasına dönüştü. Yaşanan süreci bu şekilde değerlendirirsek, Bolu'da ve ülke genelinde çıkan rakamların genel seçimlerde de etkisinin olacağını düşünüyor musunuz?
Yani olmamalı diye düşünüyorum. AKP ve Başbakan Türk insanının kendilerine destek verdikleri mesajını vermiş oldular. İnsanların anlamadığı hukuki bir metin oylandı aslında. Değişikliğin kapsamının kaç maddeden, kaç sayfadan oluştuğunu bile insanlarımız bilmiyor. Birkaç makyaj madde dışında yapılan değişikliğin kapsamını vatandaşımız da bilmiyor. Bu şartlar altında seçime gidildi. Referanduma tam olarak bir güven oylaması demek çok doğru olmaz ama, tersini iddia etmek de çok gerçekçi olmaz. Verilen oyun yüzde altmışının AKP'ye verilmediği ortada ama, AKP'nin Türkiye'de hala çok güçlü bir şekilde durduğu da görülüyor. Önümüzdeki seçime kadar bu tabloda nasıl bir değişiklik olur onu bilemiyorum, ancak Türkiye siyasetinde yirmi dört saatin bile ne kadar uzun olduğunu görmüş olduk. Tabi şu beni üzüyor, insanların yüzde kırkı 'Hayır', geri kalan yüzde altmışı ise 'Evet' dedi. Yani ülkenin yarısı 'Evet', diğer yarısı 'Hayır' dedi. Bu iki karar ülkedeki taraflaşmayı derinleştiriyor, bu duruma üzülüyorum sadece. Ortaya çıkan sonuçlar değerlendirildiğinde, Bolu'da bazı mahallelerden AKP'ye hiç destek çıkmayacağı belli oluyor. Bahçelievler Mahallesi seçmeni olsun, Beşkavaklar Mahallesi seçmeni AKP'nin politikalardan memnun olmadığı defalarca dile getiriyor. Bu duruma karşın vatandaşlarımızın bir kısmı inadına AKP diyor. Yani insanlar hızlı bir şekilde kamplaşıyorlar. İnsanlar artık karşı görüşteki insanları sevmemeye de başladı. Böyle de bir sıkıntı da başladı. Ben bu durumun çok hayırlı olmayacağını düşünüyorum. Bir an önce toplumdaki bu kamplaşmayı ortadan kaldırmak lazım. Türkiye genelinde verilmiş yüzde kırk birlik 'Hayır' oyu az bir oy da değil. Bu ülkeyi yöneten hükümetin toplumdaki bu gerginliği ne yapıp yapıp gidermesi gerekir diyorum.
Siz bir hukukçu olarak anayasa değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben bu konudaki görüşümü daha önce ifade ettim. Ben bu konuda sırf siyasi baktığım için 'Hayır' demedim. Genel merkez bu değişikliğe 'Evet' deseydi dahi bu mevcut maddeler karşısında ben bu anayasaya hayır oyu kullanırdım ve bunu da deklare ederdim. Bu konuya siyasi olarak bakmadım. Özellikle iki maddenin yürütmenin yargıyı ele geçirmesi anlamında ciddi zararının olduğunu görüyorum ve düşünüyorum. İyi olmadı diyorum. Bu süreçten sonra AKP değişir başka bir parti gelir. Bu gün dolaylı olarak hakimleri AKP seçecek, yarın diğer bir başka parti seçecek. Bugüne kadar bağımsız olan hakim sınıfı vicdanına göre karar veren hakim sistemi bundan sonra kendini bağımlı hissedecek. Bir hukukçu olarak bu değerlendirmeyi de yapmam gerekiyor.
Peki, AK Parti İl Başkanı Ali Ercoşkun sizin hakkınızda yaptığı değerlendirmede 'Kendisi de genel başkanı da boş konuşuyor' dedi. Siz bu söylemini nasıl karşılıyorsunuz?
Bu çok cevap verilecek bir konu değil. Ben referandum sürecinde siyasi polemiklerden uzak durmaya çalıştım. Ali Ercoşkun benim çalıştığım üçüncü il başkanı, kısmi olarak merkez ilçe başkanlığı dönemimde Fatih Metin il başkanlığı yapıyordu ve aramızda iyi bir dostluk vardı. Diğer il başkanlarıyla da zaman zaman problemler yaşasak da bugün hala birbirimizin kapısını çalabiliyoruz. Ali Ercoşkun'la komşuluk ilişkimiz de olmasına rağmen, Ali Ercoşkun maalesef kullandığı cümlelerle, tavır ve davranışlarıyla benim gönlümü kırdı her şeyden önce. Eğer bir gün bana Ali Ercoşkun'a 'Hakkını helal eder misin?' deseler tereddüt edeceğim bu duruma cevap vermek için. Bu nedenle üzüntülüyüm. Ali Ercoşkun'la biz aynı şehirde yaşıyoruz. Bundan sonraki süreçte de karşılaşacağız. Siyaset bir gün biter ama Ali Ercoşkun'la biz aynı sokakta yan yana yürürken, Ali Ercoşkun bu kullandığı kelimelerden sonra benim yüzüme nasıl bakacak bu tavır ve davranışlarından sonra. Seçim sürecinden sonra bazı şeylerin unutulması gerektiğini biliyorum. Seçim atmosferinde söylenmiş olan bazı sözlerden dolayı bizim siyasi rakiplerimizi arayıp özür dilediğimiz, bizi arayıp özür dileyenler de oldu ama bu Ali Ercoşkun ve Alaaddin Yılmaz'ın ciddi bir özrünün olduğunu düşünüyorum. Bu arkadaşlarımla ilgili bugüne kadar herhangi bir polemiğe girmeyeceğim. Onların söylemlerine çok fazla cevap vermeyeceğim.
Bu durum onları çok ciddiye almadığımı gösteriyor. Referandumla ilgili alınan sonuçtan kimse kendine bir pay çıkartmasın. Bu oylar Recep Tayyip Erdoğan'a verilmiştir. Tıpkı diğer yerel ve genel seçimlerde olduğu gibi. Türkiye'de bir Recep Tayyip Erdoğan furyası ve rüzgarı esiyor hala. Bu rüzgarla siyaset yapmak çok kolay. Biz sandık neticesine saygı gösteriyoruz ama kimsenin bu sandık sonuçları üzerinden şahsımıza, arkadaşlarımıza ve arkadaşlarımızın şahsına laf söylemelerine izin vermeyiz. Referandum süreciyle ilgili kendi aramızda bir değerlendirme yaptıktan sonra ayrıntılı bir açıklama yapacağız.