Demokratik kitle örgütleri başkanları ile yaptığımız çalışmamızın bu haftaki konuğu, Türk Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Fikret Başar oldu. Başar, kamu çalışanlarının sendikal haklarının kazanımında geçmiş dönemde yürüttükleri mücadeleyi anlattı.
Eğitim camiasının Türkiye ve Bolu'daki en büyük örgütlenmelerinden biri olan olan Türk EğitimSen'in Bolu Şube Başkanı Fikret Başar'la yaptığımız röportajın ayrıntıları şöyle:
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
15 Şubat 1959 tarihinde Kaynaşlı'nın Hacı Azizler köyünde dünyaya geldim. İlkokulu aynı köyde bitirdim. Sonra Bolu'da açılan Bolu Kız Öğretmen Okulu'nun sınavını kazanıp bu okula devam ettim.Öğretmen okulu diye girdiğimiz okul öğretmen lisesine dönüştürüldü.1977 yılında öğretmen lisesinden mezun oldum.Sonra Bolu Eğitim Enstitüsü'nü kazandım ve 1979 yılında sınıf öğretmeni olarak mezun oldum. Aynı yıl atamam Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinin Üyücek köyüne yapıldı. O gün bugün ülkemin ve ilimin çeşitli yerlerinde görev yapıp, 2008 yılının Ağustos ayında Bolu Merkez ilçeye bağlı Abant İlköğretim Okulu'ndan emekli oldum.
Ne zamandan beri sendikacılık yapıyorsunuz?
Kamu sendikacılığı 1982 anayasasında yer almamıştı biliyorsunuz. Uzun bir süre vakıflar adı altında mücadele verildi, daha sonra anayasa değişikliği ile 1992 yılında kamu sendikaları kurulmaya başlandı. Bende o yıllarda Türk Eğitim Sen'in Bolu'daki kurucu üyelerindenim. Ancak uyum yasaları çıkmadığından 2001 yılına kadar teşkilatlanmada dağınıklıklar vardı. Hak arama bazında muhatabımız yoktu. Ayrı bir mücadele de bu alanda verildi. Hatta kulakları çınlasın o günkü Kamu Sen Genel Başkanı Resul Akay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'dı. Kendimizi anlatamadık bakan beye. İkna olmuyordu. İşte o zaman Resul Akay, Yaşar Okuyan'ın memleketi Yalova'dan Ankara'ya yürüyüş başlatmış ve bu mesafeyi gerçekten yaya yürümüştü. Bu ve buna benzer hukukun içinde kalarak çeşitli mücadeleler verdi ve 11 Ağustos 2001 tarihinde 6488 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasası yürürlüğe girdi. Tekrar yasaya uygun teşkilatlandık ve yaklaşık 9 yıldır aynı sendikanın şube başkanlığını, Türkiye Kamu Sen'in de çoğu dönem il temsilciliğini yapıyorum.
Sendikanın Bolu'da ve ülke genelinde kaç üyesi var?
İlimizde, ilçeler, Kredi Yurtlar ve üniversite dahil 650, Türkiye genelinde ise 155 bin üyesi vardır ve Türkiye'de Eğitim Bilimleri hizmeti kolunda yetkili sendikayız.
Meslektaşlarınızı yeteri kadar temsil edebiliyor musunuz?
Bu sorunun cevabını en iyi iyelerim verir sanırım. Onlara sormak lazım. Ben bugüne kadar yararlı olmadığım ve inanmadığım hiçbir çalışmada olmadım. Burada da üyelerimi en iyi şekilde temsil ettiğime inandığım için varım.
Sendikacı olmanızdan dolayı herhangi bir olumsuzluk yaşıyor musunuz?
Yok hayır. Biz yapımız gereği hukuka saygılı, hukukun üstünlüğüne inanmış aynı zamanda hukukun işlemesini isteyen, anlaşmazlıklara düştüğümüzde hukuka müracaat eden kişileriz. Bu zamana kadar mücadelemizi hukukun içinde kalarak, yasalardan kaynaklanan haklarımızı kullanarak verdik. Ve hukukun kararlarına da saygılı olduk. Bundan dolayı pek bir olumsuzluk yaşamadım.
Mevzuat ve yasalar sendikal çalışmalarınızı sınırlıyor mu?
Zaten elimizdeki 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasası teşkilatlanma hakkı veriyor. Hak arama hakkı vermiyor. Sendikalar gücünü bildiğiniz gibi emekten gelen gücünü kullanmaktan alır. Bu hak da Kamu Görevlileri Sendikaları yasasında yoktu. Bu hakkınız olmadığı müddetçe de sendikacılık yapamazsınız; ancak daha çok rehberlik, danışmanlık vb. hizmetler verirsiniz.