Reşat Bulut sorduğumuz sorulara cevap verdi. Bulut yaptığı değerlendirmede ilginç bir tespitte bulunarak Bolu nüfusuna göre icralık dosya tespiti yaparken Bolu nüfusunun yarısının icralık olduğunu söyledi.
Bolu'nun tanınan avukatlarından Reşat Bulut'la yaptığımız röportaja devam ediyoruz.
B.G:Bolu'da çok sayıda icralık yurttaş olduğu söyleniyor.
Bir icra dairesinde bugün yıllık açılan 10 bin dosya var. 3 icra dairesi var, 30 bin dosya. Üniversite ve tugayı çıkardığınızda Bolu'nun nüfusu 60 bin olur. Yani Bolu'nun yarısı icrada. Bunların biri alacaklı, biri borçlu. Bunların ailelerini de sayarsan, 60-70 bin yapar. Bu da tüm Bolu icrada demektir. Hesap çok açık. Şu hesapta yanılıyorsam, biri çıkıp bana söylesin. Bunun içinde gerçekten mağdur olanlar var. Borçlanarak hayatını idame ettirmeyi alışkanlık haline getirenler var. Bunun içinde haksız mal elde etmek amacı ile kişileri dolandıranlar var. Sahte çekler var. Ben dosya sayısından bahsetmekle yetiniyorum sadece. Şu an icra dairelerinde kısmen yeterli personel bulunuyor.
B.G:Son günlerde gündemde orijinalinden ayırt edilemeyecek sahte çekler yer almaya başladı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Vatandaş çek defterimi kaybettim, diyor. Ama o çek defteri piyasada takır takır kesiliyor. Üzerinde herhangi bir çamur lekesi yok, pırıl pırıl çek defteri. Vatandaşlar çek defterlerine nasıl sahip çıkamıyor veya nasıl çaldırıyor, o çalan kişi bu çek defterlerini nereden nasıl alıyor? Bunların hepsi birer muamma. Sadece sahte çek suçundan hüküm kurulmakla yetiniliyor. Oysa çek defterini çalanın, çaldıranın etkin bir biçimde denetlenmesi ve sorgulanması görüşündeyim. Yani sivrisineğin gözüne ilaç sıkmayı bırakıp, bataklığı kurutmakta yarar var. Aksi halde bunların önüne geçemeyiz.
B.G:İsterseniz sizden kimi yerel konulardaki görüşlerini alalım. Örneğin Hükümet Meydanı'ndaki yeni proje.
Bundan 10-15 sene önce Köroğlu Televizyonu'nda o tarihlerde sıkışmaya başlayan İzzet Baysal Caddesi'nde o dönem adı Hürriyet Caddesi, bu trafik sıkışıklığının ne şekilde çözümlenebileceği yönünde bir açık oturum yapıldı. Bu açık oturuma Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Nihat Alpat Öztürk, Trafik Müdürü Nevzat bey ve ben davet edildik gittik. Konuşmacıların bir kısmı bu yolların tek yönlü olmasını, bu bölgenin turnike olarak çalışmasını, çevre yolunun açılması, gibi alternatif Çözüm önerilerinde bulundular. Benim o tarihteki tavsiyem şuydu. Dedim ki, şehrin güneyini düzeltmeye bugün bırakın belediyeyi, devletin bütçesi de yetmez. O tarihlerde bu yolu 2'ye böldüler. Bu şekilde çözmeye çalıştılar. Bunlar toplantıda konuşulanlar arasındaydı. Şehrin D-100 karayolunun güneyindeki kısmı düzeltmeye devletinde gücü yetmez, dedim. Bura eski Bolu olarak kalsın, dedim. Kuzey tarafta henüz yeterli bir yapılaşma yoktu. Yani 3-5 ev vardı o tarihlerde. Şehrin kuzeyine yeni Bolu'yu oluşturalım, dedim. Çağdaş bir şehir oluşturulsun orada dedim. Şehir o tarafa zamanla kaydıkça bu yollar zaten zamanla rahatlayacak. Benim önerim buydu. Maalesef bu önerim o zamanlar kabul görmedi. Şimdi ise şehrin kuzeyini de kilitlediler. Orada da daracık yollar yapıldı. Yani Bolu her yönden kilitlenmiş oldu. Mutlaka şehircilik uzmanlarından oluşan bir kurulun Bolu'da çalışıp radikal çözümler bulması gerekir. Şehirde ciddi bir sıkışıklık olduğu, mevcut çözümlerle bu sıkıntıların aşılamayacağını adım gibi biliyorum. Bu hareketler hovardalıktır. Gelecekte daha da sıkışıklıklar yaşanacaktır. Adliye, valilik, defterdarlık, tapu. Hepsi orada. Aralarında 50 metre mesafe var. Peki, trafik nasıl çözülecek? Hiç mi düşünülmez? Bizi yönetenler uzayda mı yaşıyorlar? Mutlaka dağıtılması gerekiyor. Kalıcı Konutlar'da yapılan çarşı gibi bir yer var, bomboş. Kimse girip, çıkmıyor. Adliyeyi, valiliği, defterdarlığı, bunlardan birini gönderin. Şehre tır, kamyon girmeyecek mi? Peki, mağazalar neyle taşınacak mallar? Şehre girmek mecburiyetinde. Bu şekilde labirentlerin oluştuğu bir şehir mutlaka insanları bunaltır. Çok merak edenler varsa, gitsinler Eskişehir'e şehirciliği öğrensinler. Hatta sayon başkan arzu ederse ben kendi aracımla götürüp, getirebilirim.
B.G:Tavukçuluk endüstrisinin Bolu'da bu denli yaygın hale gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi Bolu'da Başkan'ın faaliyet raporunda beton santralinin, asfalt şantiyesinin, Kalıcı Konutlar'daki taş kırma makinesinin, naz istasyonunun ve Abant'taki çevre yolu düzenlemesinin çevreye zarar verdiği ifade edilmiş. Ben düşünüyorum, beton şantiyesi çevreye ne gibi zarar verir. Asfalt şantiyesi hangi zararı verebilir? Baz istasyonlarını kaldırırsak, telefonla konuşamayız. Yani alternatif çözümler getirilmedi.
BU GÜZEL MEMLEKET PERİŞAN OLACAK
Kaldı ki Bolu'nun asıl sorunu kümeslerdir. Ruhsatlı veya ruhsatsız tüm kümeslerin derhal Bolu Ovası'ndan kaldırılması şart. Çünkü bu kümeslerden atılan gübrelerin tarlalarda gübre olarak kullanılması mümkün değil. Keza bu gübrelerin yer altı sularını dahi zehirlediği, basından öğrendiğimiz bilgidir. Daha da ilginci her yıl ağustos aylarında güvercin biti olarak bize tanıtılan bitler aslında tavuk bitidir. Ben doğma büyüme Boluluyum. Bu kümesler çoğalıncaya kadar ben bit falan tanımıyordum. Ama kümesler çoğaldıktan sonra bitler başladı. Yakında daha başka bitlerde çıkacak. Bu güzel memleket perişan olacak.
Tavuk gübresinin daha geniş arazilere aktarılması gerekir. Bolu ovası çok küçük böyle bir şey için. Benim görüşüm bu.
Ben yüzmeyi Büyüksu'da öğrendim. Çocukken girer, yüzerdik. Kumların üzerine yatar, güneşlenirdik. Buyüksu'dan balık tutar, yerdik. Şimdi bırakın balık tutmayı, Büyüksu'yun üstünde sinek dahi uçmuyor. Birilerinin bunlarla meşgul olması gerekiyor eğer çevrecilikten söz etmek istiyorlarsa. Bolu o kadar sahipsiz ki, bunu kabullenemiyorum.
B.G: Bolu'yu turizmle kalkındıracağız, diyorlar ama bir taraftan da tavukçuluk sektörüne muazzam teşvikler çıkarılıyor. Bolu'yu tavuk ihracatında köprü olarak kullanacaklar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yıllarca şu tartışıldı, Bolu sanayi bölgesi mi olsun, turizm bölgesi mi olsun. 40 senedir Bolu bunu hala aşamadı. Ne olursa olsun ama artık Bolu'da bir şey olsun. Bursa hem sanayisini hem de turizmini geliştirdi. Bolu ne yapıyor? Ne yapıyor siyasiler, bürokratlar? Dışarıdan Bolu'ya gelenler Bolululardan daha aktif.
B.G: Boluspor'a ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?
BOLUSPOR BOLU'YA NE GETİRİYOR, NE GÖTÜRÜYOR
Ben Boluspor'un yönetim biçimine pek de olumlu bakamıyorum. Öteden beri bakamıyorum. Ben kitle spor tesislerinin kurulmasından yanayım. Şimdi Boluspor, otoparklardan aldığı parayla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bu çok komik. Çok acı ver düşündürücü bir olaydır. Boluspor, Bolu'yu ne kadar tanıtıyor veya Bolu'ya katkısı nedir? Bolu'ya ne getiriyor, Bolu'dan neyi götürüyor? Bunun çok iyi tahlil edilmesi gerekir. Yaklaşık 50 senedir Bolu, Boluspor'u besliyor. Peki, Boluspor Bolu'ya ne verdi? Bolu'dan kaç tane futbolcu yetiştirildi? Nerelere gitti bu futbolcular? Hangi spor okullarını açtılar? Ben Boluspor'un Kartalkaya'da bir otel sahibi olup, bu oteli işleterek gelir elde etmesini beklerdim. Bolupsor'un büyük tenis kortları olup, burada çocuklara ücret karşılığında tenis öğretmesini beklerdim. Şehrin 3-4 noktasına yüzme havuzları yapılıp, ücret karşılığı bu havuzlardan vatandaşları yararlandırmalarını beklerdim. Boluspor'un Bolu'ya yatırım yapmasını beklerdim. Bu memleketin parasını bu kadar hiç etmeye kimsenin hakkı yok. Yazık günahtır.
Bolu'da Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde spor akademisi var. Buradaki öğrenciler bilimsel spor yapıyorlar. Burada spor hocaları var. Bu hocalardan teknik direktör olarak rahatlıkla yararlanılabilir. Bu okulda okuyan futbola meraklı gençler Boluspor'da kullanılabilir. Hem daha az ücret ödenir, hem paralar heder edilmez, hem de bilimsel olarak Boluspor yetiştirilmiş, geliştirilmiş olur. Hem oradaki çocuklara bir istikbal kapısı açılır, hem oradaki öğretmenlerden yararlanılır. Başarı da belki oralarda gizli. Artık bunları görmek lazım.
B.G:Şimdi siyasi yaşamda neredesiniz?
Kısa bir süre Genç Parti'de bulundum. Ardından CHP'ye döndüm. Ancak pasif üyesiyim. Ama CHP sanırım biraz benim sağımda kalıyor.
Bu güzel söyleşi için, Bolu için “Radikal söylemler” geliştiren Av. Reşat Bulut'a çok teşekkür ediyoruz.