Cumhurbaşkanı, yani cumhurun başı, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin-en azından biz hala cumhuriyet diyoruz- en üstündeki kişi, yani tarafsız, yani iktidarın gücünü hoyratça kullanmasını engelleyecek kişi, yani en güvenilir adam, yani herkesin cumhurbaşkanı, yine önceden mensubu bulunduğu partinin bir neferi gibi atamalarını yaptı.
AKBİL davasında bilirkişi olarak lehe görüş bildireni,
Hükümete destek veren baro başkanını,
Kayserililerin dernek başkanını,
Maliye Bakanlığı'ndan bir hazine avukatını atadı.
İşte Cumhurbaşkanımızın tüm Türkiye'deki hukukçu ve akademisyenler arasından özenle seçtiği kişiler.
Ne kadar adil, ne kadar tarafsız ve ne kadar inandırıcı değil mi ?
Şimdi ben bu cumhurbaşkanının ülkenin cumhurbaşkanı olduğuna nasıl inanacağım ?
Allahtan hakim ve savcıları seçmiyor.
Allahtan doktorları.
Öğretmenleri
Hakemleri.
Oda ve dernek başkanlarını.
Yarısını siyasi görüşüne yakın hemşerilerinden,
Diğer yarısını ise partisinin neferlerinden seçerdi mutlaka.
Hep böyle olmadı mı?
Rektörler nasıl atandı?
Hülle ile Anayasa Mahkemesi üyeliği.
Şimdi HSYK.
Peki sonra…
Tek tip atanmışlar, kimleri atacaklarına karar verecekler.
Evet demek ne demek, anlamaya başlıyoruz değil mi?
Pozitif ayrımcılık dedikleri bu işte.
Yandaş ayrımcılığı.
AB standartlarında yargı dedikleri bu.
Kişilerinin hak ve özgürlükleri dedikleri, kendilerinin seçme ve seçilme özgürlüğü
Cinsel istismardan çocukları korumak sözleriyle oyalarken,
Siyasi istismara yapmaları bu evetlere dahil işte.
Evet !
Hukuk şakıyıp hukukçu olmayan,
Siyaset şakıyıp siyasetçi olmayanların iktidarı bu.
Hukukla siyaseti, cemaati iç içe sokan zihniyet bu.
Dinsel motifler, cemaat kokuları artık her yerde.
Siyasette.
Eğitimde, emniyette, yargıda.
Hitler'in yaratmak istediği ari ırkla, AKP'nin yaratmaya çalıştığı yandaş devlet arasında ne fark var ki?
Tek tip, yasama, yürütme ve yargı.
Tip belli.
Bu da bir nevi dikta.
Bu da bir nevi faşizm.
Yalnızca faşizmin renklisi bu.
Canımızı, malımızı, onurumuzu, geleceğimizi bir pozitif AKP ayrımcılığına kurban ediyorlar.
***
İki satırda şu Hanefi'ye etmeden geçemeyeceğim.
Be adam !
Emniyet teşkilatında teknolojiye dayalı istihbarat sisteminin kurucusu, emniyet istihbarat daire başkan yardımcısı, polis koleji ve hukuk mezunu, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanı olupda yaptığın dinlemelere ilişkin kayıtları, her an gözaltına alınmayı beklediğin evinde ve işyerinde saklar mı insan ? Mesleğini ve tecrübesini inkar eder mi insan ?
Gördün mü bak işte böyle şıp diye bulur bu devletin polisi !
Dostlukla…
26.10.2010