Halkın Sesi Partisi (HAS) Numan Kurtulmuş öncülüğünde kuruldu. HAS parti türkiyede hangi siyasi boşluğu dolduracak? HAS Parti ile ilgili merak edilenleri HAS Parti Bolu Kurucu İl Başkanı Abdullah Uzun cevapladı
Abdullah Uzun, Bolu siyasi çevreleri tarafından yakından tanınan bir isim. Uzun yaptığı eleştirilerle ve söylemleri ile her daim Bolu siyasi hayatına damgasını vurdu. Geçtiğimiz aylarda Saadet Partisi'nde yaşanan gerilimlere ve kavgalara bağlı olarak Numan Kurtulmuş öncülüğünde HAS Parti kuruldu. Abdullah Uzun HAS Parti kurucu İl Başkanı oldu ve HAS Parti hakkında merak edilenleri cevaplandırdı.
Has Parti Milli Görüş çizgisinde mi olacak? Ayrıca Saadet Partisi'nden ne gibi farkları olacak?
2010 Ocak ayında ki kongrede Saadet Partisi il başkanlığına yeniden seçilmiştim. Numan Kurtulmuş 2,5 yıllık genel başkanlık döneminde Türk siyasi hayatında hepimizin bildiği, ama unuttuğumuz veya uygulamasında zaman zaman bize acı da verse, hoşumuza gitmeyen söylemler olmuştu. Nedir bu söylemler? Harun gibi gelip Karunlaşmayacağıma söz veriyorum. Bizim dönemimizde siyasi imkânlarla zenginleşme olmayacak gibi, bizim hırsızımız olmayacak gibi hepimizin kabul ettiği ama uygulamaya gelince yanaşmadığımız sözleri olmuştu. Bunun yanında kimlikler üzerinden siyaset yapmayacağız, demişti. Kimler üzerindeki kastımız insanların diline, dinine, rengine, ekonomisine göre kategorize etmeden, ayrıştırmadan ortak idealler üzerinden birleşmeye davet etmiştik. Yani insanların doğuştan ellerinde olmayan, kendi tercihi olmayan bir ırktan olması, bir dinden olması… İnsan anasını babasını seçemez. Kürt'te doğabilir, Türk'te doğabilir, Çerkez'de doğabilir. Bu el de olan bir tercih değil. Bizim medeniyetimizde kul hakkı vardır. Bu kul hakkı çoğunluğun oylarıyla dahi tahakküm altına alınmaz. Bizim medeniyetimiz böyle bir medeniyet değildir. İşte bu sözler Numan Bey'in anlattıklarıdır, aynı şekilde Numan Bey muktedir siyaseti Türk siyasetine kazandırmıştır.
İktidar olmakla muktedir olmak ayrı şeyler midir diyorsunuz? Doğru mu anladım…
İktidar olmak ayrı bir şeydir, muktedir olmak ayrı bir şeydir. Bugün iktidar olabilirsiniz. 3 türlü iktidar olma yolu vardır. Bunlardan birincisi, güçlerle anlaşırsınız. Bu iç ve dış güçler olur. İkincisi, çizginizi değiştirirsiniz. Dün dündür bugün bugündür, dersiniz ve dün söylediklerinizi reddedersiniz. Üçüncüsü ise halkın istemesiyle iktidar olmak. Bu ilk 2 şıkla iktidar olma yöntemlerini Türkiye hep yaşamıştır. Yani çizgiyi değiştirmek ve güçlerle anlaşmak. Bu iki metotla birçok siyasi iktidar olmuştur. Ama 3'üncü şıkla, halkın oylarıyla iktidar olmak bu bizim altını çizdiğimiz ve siyasette muktedir olabilmenin şartı olan bir metot olarak görüyoruz biz bunu. İşte bahsettiğim bu dili Numan Bey “Fark Var” diyerek izah etmiştir.
Saadet Partisi'nin Temmuz ayında düzenlenen genel kongresinde ilginç durumlar yaşandı. Numan Kurtulmuş'la Erbakan'ın “Ak Saçlılar” olarak bilinen kurmayları arasında yaşanan gerilimin ve yol ayrılığının temelleri de ilk olarak orada atıldı galiba. Ardından Kurtulmuş, Saadet Partisi'nde istedikleri siyasetin üretilemeyeceğini görünce HAS partiyi kurmaya karar verdi. Yaşanan bütün bu gelişmeleri kısaca anlatırsanız. HAS Parti nasıl doğdu?
Temmuz kongresinde yaşanan olayları tüm kamuoyu biliyor. Ben geçmişe dönüp, şu haklıydı, bu haksızdı konularına girmeyeceğim. Ama genel başkanımız Numan Bey'in Saadet Partisi'nde eski ağabeylerimizle bu düşündüklerini halka anlatma fırsatının kalmadığını gördük. Tatsız olaylarda olmaya başlayınca yaklaşık 60 il başkanı istişare de, “Sayın başkanım, kongrede aday olmayın. Bu bir süreçtir ve bu süreçte kavga eden bir eve kimse kız vermez. Halkımıza biz bu dili mi anlatacağız, kendimizi mi anlatacağız yoksa kavgaları mı anlatacağız? Bir yol alamayız, aday olmayın.” dedik ve genel başkanımız da bu kongrede aday olmadı. Eğer halk isterse, Numan Bey'in sözlerinin bir karşılığı varsa parti kurun ve konuştuğumuzda istişarelerimizde merkeze halkı koyuyorduk. Halk derken, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan hiçbir kişinin ekonomik durumundan, renginden, dilinden, ırkından ve dininden dolayı bir üstünlüğü olmadığı ve kendini bu tanım içinde kabul eden bir milletin oluşturduğu toplumu kastettik. Halk bu. Eğer halk bunun karşılığını verirse, halk bu oluşumu isterse kurun dedik. Halktan gelen talep doğrultusunda da 1 Kasım'da Halkın Sesi (HAS) Partisi'ni kurduk.
Parti tüzüğünüzün siyasi dili sol bir partinin tüzüğünü çağrıştırıyor. Parti kurucuları arasında ilginç isimler var ve bu kurucu üyelerin en fazla göze çarpanları ise eskiden kendilerini sosyalist olarak tanımlayan bilim adamları. Bu ifade ilk olarak “Yeşil komünist” tanımıyla Mehmet Bekaroğlu'na yapılmıştı. Bütün bu gelişmeler parti tabanınıza nasıl yansıyacak? Seçmeniniz size dün muhafazakardık bu gün komünist mi olduk? diye sorarsa siz bu gelişmeleri seçmeninize nasıl tarif edersiniz?
Türkiye'de vatandaşların yüzde 95'i Müslüman olan bir ülkedeyiz. Öncelikle şunun altını çizeyim, Türkiye'de sağcıyım diyende, solcuyum diyende, komünistim diyende, sosyal demokratım diyende, liberalim diyen de milliyetçiyim diyende Müslüman. Eğer kendime bir kimlik yükleme durumum olursa tek bir kimliği kabul ederim, Müslüman'ım. Peki, siz Müslüman'ım diyorsunuz, uzun yıllar Milli Görüş çizgisinde siyaset yaptınız, bugün sosyal demokratların, solcuların kullandığı dili siz nasıl kullanırsınız diye soran vatandaşa şunu söylerim. Biz adalet diyoruz, ama herkese adalet. Özgürlük diyoruz. Hakça bir paylaşım diyoruz. Şimdi bu söylediğimiz sözleri belli bir kimlik üzerinden söylemiyoruz. Ve adalet kavramı hiç kimsenin tekelinde değildir. Adalet yaratanın koymuş olduğu bir kuraldır. Ben bu adaleti inancım gereği kabul ediyorum. Allah emrettiği için adil olmak zorundayım, Allah emrettiği için kul hakkı yemeyeceksin. Bunlar bizim söylediğimiz ortak değerlerimizdir. Bir kişi de kendini şöyle tanımlamış. Ben sosyal demokratım. İnanç olarak bakmıyorum, ama dünya görüşüm adil olmamız lazım. Bunu Allah'a inanarak mı, belli bir felsefi görüşe inanarak mı söylüyor? İşte kimlikler üzerinden siyaset yapmıyoruz, dediğimiz bu. Neye inanırsan, adil misin, haktan yana mısın, özgürlükten yana mısın, gel beraber mücadele edelim. Bir tanım koymaya gerek yoktur anlatabildim mi? Ben bunu niçin yapıyorum? Ben bunu inancım gereği yapıyorum. Allah bana yalnız kendi partindekilerin, kendi üyelerinin ekmeğini, refahını düşün diye emretmemiş. Milli Görüş siyasetinden anladığım bu siyaseti ben bir medeniyet gereği yapıyorum. Geçmişte devletler ne kadar adaletli davranmışlarsa o kadar başarılı olmuşlar. Ne kadar adaletten, özgürlükten sapmışlarsa da çabuk batmışlardır. Ben bunu miras olarak görüyorum. Bundan da gocunmuyorum. Komünist diyeceğimiz bir arkadaşımız herkese özgürlük diyorsa, ister bunu Mao için desin, isterse de sosyal demokrat için desin bu beni ilgilendirmez. Temel de ne istiyorsun sen? Namaz kılıyor musun, kılmıyor musun?
Bu bir partinin ya da parti il başkanının sorgulamasında olan bir şey değildir. O Allah'ın sorgulamasındadır. Hesabını Allah'a verecektir. Bir kişinin namaz kılıp, kılmaması da adalete sahip olmasının bir gerekçesi değildir. Namaz kılıyorsan adaletli, kılmıyorsan adaletsiz olacaksın diye bir şey yok. Bu evrensel bir yaratılış kuralıdır. Hz. Âdem'den kıyamet gününe kadar bütün insanlar için geçerli bir kuraldır.
Peki, bu değerler daha önce saadet partisinde yok muydu?
Vardı ama düşünceyi kelimelerle ifade noktasında problem çıktı. Numan Bey'in dilini bu ağabeylerimiz anlamadı. 40 yıllık kullanılan jargon kalıbın dışına çıkınca, zannediyorum ağabeylerimizin 70'li yıllarda kullandıkları dil farklıydı, Numan Bey ve bizim kullandığımız dil farklıydı. Niye? 2010 yılında yaşıyoruz. Adalet kavramı değişmedi, özgürlük kavramı değişmedi, zulüm değişmedi. Ama bunu ifade ettiğimiz dil değişti. Bu dili Numan Bey kullanınca tepkiyle karşılandı. Bu dili kullanmayalım, bu dildi solcular kullanıyorlar denildi. Adalet solcuların tekelinde mi? Yani biz bu hakkı Hilton gibi 12 katlı bir genel merkeze sahip Cumhuriyet Halk Partisi'ne mi vereceğiz. Niye yani? Bir kimliği birine verelim. Partimizin amblemi güneş. Dediler ki, bu amblemi eski bir sosyalist parti veya bir dernek kullanmıştı. Bunu kullanamazsınız. Güneş tektir, bunun bir patent hakkı yoktur.
Parti kurulduktan sonra sokağa nasıl yansıdı? Vatandaşların tepkisi nasıl oldu? Sokaktaki vatandaş size nasıl bakıyor?
Bahsettiğim gibi ocak ayında kongre yapmıştık. Ve biz bazı arkadaşlarımızı davet etmiştik. Ve arkadaşlarımızdan gönül olarak beraberiz ama aktif olarak siyasete giremeyiz diyenler olmuştu. Bugün ise, Bolu'da siyasette olmalarını arzu ettiğim insanlar kendileri, eğer bu kuruluş görevi Abdullah Uzun'a verilirse, bizde bu parti de çalışmak istiyoruz dediler. Yeni partiyle birlikte bahsettiğimiz arkadaşlarımız siyasete geri dönüş yapmıştı.
Röportajımız devam edecek…