Olayları yorumlayıp geleceğe dair gerçekçi çıkarımlar yapamayan, gerçekleri göremeyen, stratejiden yoksun zat-ı muhteremler topluluğu, basiretsizler takımı!
Bu basiretsizlik kelimesi her şeyi açık ve net şekilde ifade ediyor umarım.
Çalkantılı günlerin sonrasında suların nasıl durultulmaya çalışıldığından kısaca bahsedeyim.
Güngören ve Gaziantep Belediye maçlarını kazanarak “biz buyduk” edasında mesaj vermeye çalışanlarla.
Atılan her gol sonrası sevinçlerini birilerine nazire edercesine kucak kucağa kutlayanlarla.
Hala birlik beraberlik sloganıyla ayakta durmaya çalışanlarla.
Kırmızı beyaz renk uğruna her şeyi görmezden gelerek, tam destek için devam eden basın ve taraftarlara.
Sabır sabır….
Geçen hafta “Buz dağının görünmeyen kısmı“ adlı yazımda yönetim içersindeki kargaşadan bahsetmiştim. Yaşanan olumsuz olayları sizlerle paylaşmıştım. Yazımın sonuna doğru ise, Levent Eriş ve kurmaylarının bu kargaşa içersinde takımı yalnız bırakmadıklarını, kötünün iyisi olduğunu yazmıştım. Herkes yanılabilir.
Sevabıyla vebaliyle yola devam eden Levent hocanın kredisi artık sona doğru yaklaşmaktadır.
Görünen tablo ve gelinen durum içler acısıdır.
Ligin 13. haftasına geldiğimizde; Boluspor ekibi kondisyon, mücadele, teknik kapasite olarak 45 dakikalık bir takım haline gelmiştir. Bu takımı kuranlara şimdi dur deme vaktidir.
Bu kapasite doğrultusunda, önde olduğumuz 5 maçı bile mağlup veya beraberlikle bitirerek, bizi 13 puandan yoksun edenlere dur deme vaktidir.
Takım ruhu içersinde agresifliği ve laubaliliği ön plana çıkaran futbolcu kardeşlerimize, Boluspor tarihinde görülmemiş 12 maçta 7 kırmızıyla rekora koşanlara dur deme vaktidir.
Bilhassa kadro yapısında ezberlenmiş gibi aynı yemeği çıkaranlara ve Rize mağlubiyetinde Caner’in yerine Cemil’i alarak takımı 3 stoperle geriye yaslayanlara, mağlubiyete davetiye çıkaranlara dur deme vaktidir.
Olmayınca olmuyor,bu göl maya tutmuyor hocam.
Serkan Erkan