Konuyu anlamadım önce. Mücahit Bey'in bir hakkının yendiğini düşündüm. Mücahit Bey'in ya da İl Genel Meclisi'nin bir haksızlığa uğradığını ve kendisinin de bunun karşısında tepki gösterdiğini zannettim. Fakat ilerleyen dakikalarda yanıldığımı anladım. Mücahit Bey bize bağırıyordu, biz densizlere. Haddini bilmeyip Mücahit Bey'i eleştirme gafletinde bulunan bizlere haddimizi bildirmek için sesi de gür çıkıyordu.
Konu Çınar Oteli'ydi. Önce programa katılmayı düşünmedim, çünkü bu konuda fikirlerimi bu sayfalar vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşmıştım. Fakat, Mücahit Bey işi birebir şahsımın yazılarına getirince, masum bir şekilde katılıp niçin bu yazıları kaleme aldığımı anlatma ihtiyacı hissettim. Daha doğrusu anlatabileceğimi düşündüm.
Daha programa bağlanır bağlanmaz, Mücahit Bey bağırmaya başladı. İl Genel Meclisi Başkanı Mücahit Kutlu'yu eleştirme gafletinde bulunan bir köşe yazarı olarak, var gücüyle bağırıyor ve bizi terbiye ediyordu. Bir şeyler ifade etmeye çalışırken bu sefer devreye program yöneticisi arkadaşım girdi, sözümü kesti. Şimdi Mücahit Bey'den fırça yediğime mi yanayım, televizyona bağlandığım halde meramımı ifade edemediğime mi yanayım, yoksa güzelim Çınar Otelin gittiğine mi yanayım.
Aslında program Mücahit Bey için tam bir can simidi olmuştu. Çınar Otelin kaybedilmesinin sorumlusu aslında belliydi. Konuyu gündeme taşıyan basın mensupları. Bu arada bir de televizyona Mücahit Bey'in kankisi Akçakoca Belediye Başkanı Fikret Bey bağlanıp da “Üzülme sen Mücahitçiğim, bu seni üzen terbiyesizlere bakma. Ben size Akçakoca'dan güzel bir arsa vereceğim. Yine dostluğumuz, kardeşliğimiz devam edecek. Siz ne güzel misafirler, siz ne güzel turistlersiniz Bolulular” deyip Mücahit Bey'e gaz vermez mi. İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
Artık Mücahit Bey'i tutmak mümkün hale gelmedi. O andan itibaren arkadaşlarıyla birlikte basiretsiz bir şekilde Bolu'nun en az 2 milyon 500 bin TL değerindeki malvarlığını bedelsiz bir şekilde elden çıkaran Mücahit Kutlu gitti, yerine Hamidiye kahramanı Rauf Bey geldi. Eda o eda.
İşte ben o tavırdan sonra bittim televizyonun başında. Affet bizi Mücahit Abi dedim, yakışır sana. Sen bizi dövme yeter. Çınar Oteli bedelsiz mi vereceksin, Termal Otel'in ihalesini tam vermek üzereyken kamuoyu baskısı sonucu vaz mı geçeceksin, Allah aşkına ne yaparsan yap. Sana yakışır. Hele o hem Çınar Oteli basiretsiz şekilde elden çıkarıp, hem de bunun hesabını sorma gafletinde bulunan bizleri o şekilde fırçaladıktan, buna da çanak tutan yandaşları yanına bulduktan sonra bence artık sana yol görünmüştür.
Önümüzdeki dönem seni kimse tutamaz. Sana artık Meclis yakışır. Yürü Mücahit Abi, arkandayız. (Ha Tahsin Ağabeyi de yanında götürmeyi unutma.)
Saygılarımla.
NOT: Son yazımdan sonra Çınar Oteli konusunda cılız sesiyle katkı veren Olay Gazetesi Yazarı Erhan Beykoz Bey'e ve yürekli desteğiyle bizi cesaretlendiren Ekspress Gazetesi Köşe Yazarı İmdat Aslan Bey'e çok teşekkür ediyorum. İmdat Aslan Bey bilsin ki, gerekli mercilere sunulmuş dosya, en kısa sürede eline ulaşacaktır. Çınar Oteli meselesi çözülünceye, sorumlular hesap verinceye, Bolu'nun zararı giderilinceye kadar elbirliğiyle bu meseleyi çözmek namusumuzdur.