Mehmet Bekaroğlu; “Bu toplumu bizde böleceğiz”
HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, Bolu HAS Parti il teşkilatını ziyaret etti. 2011 yılında gerçekleşecek genel seçimler öncesi saha incelemeleri yapmak için Bolu'ya gelen Bekaroğlu HAS Parti'nin Türkiye siyasetinde üstleneceği siyasi tarzı ve duruşu tarif etti.
RÖPORTAJ: ZEKİ ERCİVAN
Aslında Mehmet Bekaroğlu ismi ilk olarak 2000'li yılların başlarında Hikmet Sami Türk'ün Adalet Bakanı olduğu dönemde F Tipi cezaevlerine yapılan “Hayata dönüş” operasyonlarını protesto ettiğinde dikkatimi çekmişti. O dönemde konu farklı siyasi parti temsilcileri tarafından tartışılmış Bekaroğlu cezaevi hükümlülerine yapılan insanlık dışı tutum için çeşitli eleştiriler yapmıştı. Sonra Ertuğrul Günay'la birlikte Türkiye siyasetinde alışılmamış bir iddia ortaya koyarak Müslüman sol bir parti kurmayı hedefledi. Günay'ın AK Parti saflarına geçmesiyle bu siyasi oluşum tamamlanamadı. Bekaroğlu son olarak Numan Kurtulmuş'la birlikte Saadet Partisi'nden ayrılarak HAS Parti'nin kurucu üyelerinden oldu. Bekaroğlu HAS Parti ile ilgili merak edilenleri cevaplandırdı.
Verdiğiniz bir demeçte “Din zengin'in oyuncağı haline getirildi” dediniz. Bu tarifi biraz açar mısınız? Din nasıl zenginin oyuncağı haline getirildi? Bu ifadeyle AK Parti'yi mi kastettiniz?
Ben o ifadeleri kullanırken sadece AK partiyi kast etmedim tabi ki. İktidarın imkanlarını kullanarak kamunun hakkını gasp eden bir grup farklılaştı zenginleşti ve tüm eleştirmiş odluğu kesimler nasıl yaşıyorlar ise onlarda aynı hayatı yaşamaya başladı. Yani VİP hacılığından tutunda korkunç lüks harcamalara, tatil alışkanlıklarına kadar müthiş bir savurganlık başladı. 'Aç yok yoksul yok diyor' Sayın Başbakan, ama müthiş bir yoksullukta devam ediyor. Geçenlerde bir gariban bir bakana şunu dedi “Evet kömür veriyorsunuz soğukta kalmıyoruz. Açta kalmadık paketler geliyor. Ama bir gün oğluma harçlık veremedim” bu çok acı bir durum. Bu iki manzaranın bir anda yaşanıyor olması elbette bu toplumun ayıbıdır. Faizle iş yapılıyor bir umrelik iş deniliyor. Bütün bu ibadetler neredeyse günah çıkartmak için kullanılıyor. Bende bütün bu yaşananları göz önünde bulundurarak “Din zenginin oyuncağı eğlencesi haline geldi. Oysa bu din ve bütün dinler mazlumun mağdurun hakkını korumak için. Onun hakkını korumak için onun çığlığı olmak için gelmiştir” dedi. Bana göre din budur ben bu şekilde yorumluyorum. Ben burada AK Parti'yi falan işin içine katmıyorum. Onları kastederek söylemiyorum.
Ama yaptığınız eleştirilerde müslümanlık vurgusundan yola çıkarsak kullandığınız ifadeler ve tarifler AK Parti'yi işaret ediyor gibi…
2010 yılı Türkiye'sinde iki tane Müslümanlık anlayışı ortaya çıktı. Biri bu kapitalist sistemin üretmiş olduğu bütün kurumları içselleştiren meşrulaştıran faiz kelimesi yerine kar payı adını koyarak kapitalist sistemi sömürüyü israfı yeniden üreten ve bunu meşrulaştıran bir Müslümanlık anlayışı var diğer taraftan da bizim dillendirmeye çalıştıdığımız hakkı hukuku dile getiren israfı reddeden kamu dediğimiz toplumun hakkını ön plana çıkaran bir başka Müslümanlık anlayışı var ve ben inanıyorum ki bundan sonra Türkiye siyasetinde bu iki yorum çatışacak. Bundan sonra efendim zaten bunlar solcu bunlar modern laikçi bunlar kötüdür siz her zaman bize camiye giden insanlara oy verin bizde bu devlet gücünü kullanarak bu yağmalamaya israfa devam edelim. Bu denilemeyecek artık çünkü alternatifimiz yok dedikleri şey artık geçersiz oluyor. Alternatif var. bu güne kadar kim ne derse desin CHP'nin tespit ettiği belli dönemlerde de sol denilen kim ne derse desin sol denen akım kim ne derse desin yüz seneden beridir neredeyse ama tek parti zamanından başlayarak milletin ensesinde boza pişiren, milletin değerlerini göremeyen siyaseti seyislik, vatandaşı terbiye etmek olarak gören vatandaşa tek tip hayatı dayatmaya çalışan onları zorla modernleştirmeye çalışan bir siyasi anlayış ve zihniyet var. Bu siyasi anlayış ve zihniyete karşı bu halk tepki göstermiştir. AK parti ve geçmişteki sağ partiler hepsi bu tepkinin üzerine oturarak “Aman onlara rey vermeyin bize rey verin biz de sizinle birlikte camiye gidiyoruz” demişlerdir. Kardeşim camiye gidin hiç çıkmayın ama ben sizin camiye gittiğinizle ilgilenmiyorum. Kaç kere namaz kılıyorsunuz nerde kılıyorsunuz? Ben bununla ilgilenmiyorum. İsterseniz sabaha kadar namaz kılın. Her ay umreye gidin her yıl hacca gidin bu beni ilgilendirmez. Bu sizin işiniz. Biz sizin işyerinizde sigortasız işçi var mı? Alnın teri kurumadan işçinin hakkını veriyor musun? Vermiyor musun? Siz karaborsa yapıyor musunuz? Siz spekilesyon yapıyor musunuz? Siz israfa boğazınıza kadar batmış mısınız batmamış mısınız? Ben bunlarla ilgileniyorum. Bunla ilgilenen bir Müslümanlık yorumu var ve bu iki yorum bundan sonra toplumda da her yerde de çatışacak. Hele 12 Eylül 2010'dan itibaren bu vesayet sistemi milletin ensesinde boza pişirme devri bitmiştir. Bunlar aşağıya düşmüştür. Artık vatandaşı CHP'den korkutarak AK Parti rey alamayacaklar. Çünkü artık onun alternatifi var. CHP'yi de reddeden milletin ensesinde boza pişirilmesine ve milletin yaşam biçimi dayatılmasını reddeden başka bir parti var. Halkın Sesi Partisi var.
“Harun gibi geldiler Karun gibi oldular” yorumu galiba sizin de tam tarifinize uyuyor...
Aynen tamda bu söyleme uyuyor. Biz toplumda siyaset yaparken “Firavunlaşmayacağız” diyoruz. Devlet gücü elimizde olduğu için vatandaştan ayrılıp bu gücü siyaset aracı tahakküm aracı olarak kullanmayacağız diyoruz. Firavunlaşmayacağız diyoruz. Karunlaşmayacağız. Devletin gücünü siyasetin gücünü kullanarak zenginleşmeyeceğiz. Bütün bunları kutsal değerlere gönderme yaparak meşrulaştırmayacağız diyoruz.
Sosyalist partilerde ve sosyalist derneklerde çalışma yapmış insanların partinize katıldığını görüyoruz. Bu katılımcılardan biride Cem Somel. Cem Somel'le daha önce yaptığımız röportajda HAS Parti'nin farklı bir siyasi hattının olacağından söz etti. HAS Parti nasıl bir siyasi yönelimin içinde olacak?
Bir defa artık soğuk savaş dönemi tipi siyaset yapmamak lazım. Millet arttık bundan bıktı. Bakın Türkiye'nin Cumhuriyet'ten bu yana birkaç tane temel problemi var. Bunlar aslında problem değil. Ama problem haline getirilmiş. Mesele Türkler Kürtler dil üzerinden kimlikler problem. Bu kavramlar üzerinde büyük bir kavga var ülkede. Bunun üzerine ihtilaller oldu hükümetler düşürüldü. Laiklik tartışmaları başörtüsü tartışmaları bunlar üzerinde de çok büyük bir kavga var. Alevi Sunni diye bir problem var mezhepler insanlar arasında ayrım yapılmaya çalışıldı. Müslüm gayrimüslim ayrıştırılmasını da bu problemlerin içine koyabilirsiniz bu problemde hala devam ediyor. Türkiye'de ki siyaset hiçbir zaman bu problemleri çözmüyor bu problemler üzerinden kavga çıkartıyor. Aradaki gerilimi derinleştiriyor ve insanları kutuplara itiyor. İnsanları o taraftan bu tarafa iterek insanları taraftar haline getiriyor ve sonra diyorlar ki vatandaşa siz bizim taraftarımızsınız siz bize oy vereceksiniz. Vatandaşları birbirleri ile korkutuyorlar. AK Parti diyor ki bak bize oy vermezseniz CHP gelir. CHP sizin yaşam alanınız müdahale eder. CHP'de diyor ki bu AK Parti'ye aman rey vermeyin yaşam tarzınızı tehdit edecekler. Bu memlekette modern yaşama hakkını elinizden alınacak. İçki içme hakkınız elinizden alınacak giyinme hakkınız elinizden alınacak. Kavga bu şekilde gidiyor. Bu kavgalar çok yapay kavgalardır. Türklük Kürtlük üzerine kavga olabilir mi? Türkü'de Kürdü de Allah yaratmıştır. Türküde Kürdüde bin seneden fazladır beraber yaşamışlar hiçbir zamanda kavga etmemişler. Böyle saçma sapan bir kavga olur mu? Türkiye'de bu kavgaya bu kadar para bu kadar can verilebilir mi? Herkes elbette kendi dilini konuşacak ve bu kavgayı bitireceksiniz. Bu kavga bu şekilde devam ettiği müddetçe bu işte böyle devam eder. Biz bu oyunu bozacağız diyoruz. Biz bu kavgayı bu şekilde olmaktan çıkarıyoruz. Biz siyaseti farklı alanlarda yapacağız. Toplumun içinde bölünmeler oluşturuyorlar ya bizde toplumda bölünmeler oluşturacağız. Bizde bu toplumu çalışıp ta hakkını alamayanlarla hakkı olmadığı halde gasp edenler milletin kanına ekmek doğrayanlar diye ikiye böleceğiz. Ama temel kavga budur. Kadim olan kavga budur. Habil Kabil'den bu güne süregelen kavga budur. Bizler bu toplumu bu şekilde böleceğiz. O zaman Tayyip Erdoğan neyin üzerinde siyaset yapacak?
Röportaj devam edecek…