Nuri Vural. Emeği ile çalışan bir inşaat işçisi. Yirmi üç yıldır Bolu’da yaşıyor. Kurban Bayramı’nın dördüncü gününde çıktığı Libya yolculuğunun nasıl sona erdiğini ve Libya Bingazi’de yaşadıklarını anlattı. Vural, Uluslararası ilişkiler uzmanlarının ve stratejistlerin “Domino etkisi” olarak tanımladıkları Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ki hareketliliği, ateşin düştüğü yerden bütün sıcaklığı ile tarif etti.
HABER: ZEKİ ERCİVAN
Nuri Vural üç çocuk babası. Evinin geçimini sağlamak çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilmek için yurt dışında çalışmaya karar vermiş. Yaptığı araştırmalar neticesinde Libya’da çalışmaya karar veren Vural, İstanbul’dan temas ettiği bir şirketle birlikte Kurban Bayramı’nın dördüncü günün çalışmak için yola çıkmış.
İŞİMİZ VE KEYFİMİZ ÇOK RAHATTI
Vural LİBYA’DA tanık olduğu sıcak olayların başlangıcını şu şekilde tarif etti “Ben yaklaşık 3 aydır Libya’da bulunuyorum. Yurtdışında çalışmaya karar verdikten sonra bir süre araştırma yaptım ve Libya’da çalışmaya karar verdim. Libya’da çalışan bir İstanbul firmasıyla bağlantıya geçtim. Bana şirketten telefon açıp bayramın dördüncü günü Libya’ya gidiyoruz dediler bende tamam dedim yola çıktım. Orda şantiyelerde kalıyorduk. Ekibimiz toplam 218 kişiydi. Bu olaylar olana kadar işimiz ve keyfimiz çok rahattı”
YOL BARİKATLARLA KAPATILMIŞ VE ATEŞLER YANIYORDU
Vural olayların başlangıcında yaşananları şu şekilde anlattı “Bu olayların yaşanacağına dair Bingazi’de hiçbir ihtimal yoktu ortada. Biz her Cuma arkadaşlarımızla beraber ihtiyaçlarımızı karşılamak ve biraz nefes almak için şehirde geziyorduk. Hiç böyle bir durumla ilgili bir şey sezmedik. Geçtiğimiz hafta cuma günü yani ayın 18’inde olaylar patlak vermeye başladı. Biz inşaat alanında çalışıyorduk ekibimizden sorumlu arkadaşımız yanımıza geldi ve takımlarımızı toplamamızı yarım saat içersinde inşaat alanını terk etmemiz gerektiğini söyledi. Biz bilmiyorduk şehrin merkezinde o sıralarda çatışma yaşanmaya başlamış. Biz inşaat alanını hemen yarım saat içersinde terk ettik. Bizim kaldığımız kamp alanıyla çalıştığımız inşaat sahası arasında yaklaşık 15 dakikalık mesafe var. Fakat yol göstericiler tarafından barikatlarla kapatılmış ve ateşler yanıyordu. O durumda kampa gittik”
O GECE SABAHA KADAR MAHŞERİ YAŞADIK
Vural korku dolu dakikaları şu ifadelerle anlatmaya devam etti “O gece kampta kaldık. O gece sabaha kadar mahşeri yaşadık. Her tarafta ateş yanıyordu. Her taraftan mermi sesleri duyuluyordu. Bütün bu yaşananlar Bingazi şehrinde meydana geldi. Zaten ayaklanmanın başladığı ilk noktada Bingazi şehri oldu. Sabah olduğunda yani ayın 19’unda işyerlerimiz ateşe verilmeye başlandı. Çalıştığımız inşaat alanları göstericiler tarafından ateşe verildi. Diğer şantiyelerde çalışan arkadaşlarımız can güvenliklerinden endişe duydukları için bizi bulup bizim yanımıza geldiler. Ekmek yok su yok. Elektrikler kesik telefonlar çekmiyor. İnternetimiz yok onları da kestiler”
NE VAR NE YOKSA HEPSİNİ YAKTILAR YIKTILAR
Çaresiz bekledikleri dakikaları anlatan Vural “Bizim çaresiz bulunduğumuz kamp alanından havaalanına gitmemiz gerekiyordu. Araçlar normalde kamptan havaalanına kadar taşıma ücreti olarak 15-20 Dinar arası çalışırken bu defa taşımak için 100 (120 TL) dinar aldılar. Her şey karaborsaya düştü. 100 Dinar’la bizi 15 Km uzaklıkta hava alanına götürdüler. Havaalanına ulaştığımızda Bingazi’nin farklı bölgelerinde çalışan işçi arkadaşlarımızın da toplanmaya başladığını gördük. Biz o gece hava alınında iki bin kişiden fazlaydık. Meğer o gece uçak kalkmayacakmış sadece can güvenliğimizi korumak için bizi oraya almışlardı. İki gecede Türklere ait orada hiçbir şey bırakmadılar ne var ne yoksa hepsini yaktılar yıktılar” dedi.
Akşam bizi hava alanında iki bölüme ayırdılar. Bizim yarımızı havaalanının dış hatlar salonuna koydular diğer yarımızı iç hatlar salonuna koydular. Gece saat on iki buçukta bir arkadaşımız gece ihtilalcilerin bulunduğumuz yere geleceklerini söyledi. Sonradan öğrendik ki ihtilalciler hava limanını da ele geçirmeye başlamış. Gece olunca yine çatışma başladı. Orda ki askerlerle halk arasında çatışma devam ediyordu. Orda kimin öleceği belli değildi. Ancak biz orada bir bombardıman olmasından korkuyorduk. Silah sesleri bir süre sonra sustu bir arkadaşımız geldi dedi ki ihtilalciler burayı da ele geçirdi biraz sonra havaalanına gelecekler siz hiçbir şey konuşmayın sadece soru sorarlarsa biz Türküz burada çalışıyorduk memleketimize geri döneceğiz deyin dedi. İhtilalciler araçları konvoy şeklinde bulunduğumuz alana geldiler…
Yaşanan bütün bu sıcak gelişmelerin ayrıntıları pazartesi günü gazeteniz Bolu Gündem’de devam edecek…