Hafta sonu yazdan kalma bir günün,
akşamüstü esintisinde vardık Abant'a.
Giriş kapısında makbuz kesen görevliye,
7 tl yi verdim ve makbuzumu aldıktan sonra
aracımı park ettim gölün kenarında ayrılan otoparka.
Yolların virajlı oluşu nedeni ile
küçük kızım biraz mide problemi geçirdi hali ile.
Ellerini temizlediğimiz kağıt mendilleri atacak bir tane bile çöp kutusu bulamadım maalesef.
Tuttum elinden kızımın ve diğer elimde de kağıt mendiller ,
Bir yandan kızımı gezdiriyorum gölün kıyısında,
bir yandan da çöp kutusu arıyorum gözlerim sağa sola bakarak.
Üstüne üstlük gölün kıyısındaki yaya yolunu kapatan çalı çırpı nedeni ile de gözüm çıkma tehlikesi atlatınca,
o sinirle fırlatmışım elimdeki kağıt mendili yere.
Sinirim geçtiğinde ve gözümün hala yerinde olduğunu anladığımda yerdeki mendili atmanın utancı ile almak istedim yeniden.
Ama iş işten geçmiş ve o kağıt mendil yaya yolundaki çamurlu su birikintisinin içinde kaybolmuştu.
Bir an kapıda bilet kesen ve benden 7 tl alan görevliye koşup giderek,
o mendili orada bırakmama sebebiyet veren, yaya yolundaki çalı çırpının kaldırılmamasının ve
çöp kutularının olmayışının hesabını sormak
ve o mendili oradan aldırmak düşüncesi içine girdim.
Öyle ya, madem gelenden geçenden para alıyorsunuz,
aldığınız paranın da hizmetini de ona göre verin.
Nasılsa Abant….Doğa harikası…El mahkum insanlar gelecek…
Hizmet versek de vermesek de alalım parayı düşüncesi ile
Kes bileti , al 7 tl yi sonra?
Sonrasına bakarız.
Bakarsınız beyler bakarsınız da
Tıpkı Çınar otelin yerinde yeller esen kumsala baktığınız gibi bakarsınız.
Çınar otel faciasına sebep olanlara artık kızmıyorum.
Zira ayaklarının dibindeki Abant a,
gereken ilgili ve önemi gösteremeyen yetkililer,
gözden ırak olan bir mekanı nasıl koruyabilirlerdi ki?
Zihniyet aynı zihniyet
Sonuç ise malum…
30.11.2010