Boğazımıza düğüm olan şeylerden kaçışımız yok!
Sıkıntılarımızdan kaçışımız yok!
Üzülmekten kaçışımız yok!
Üstümüze sürekli eklenen yeni problemlerden kaçışımız yok!
İnsanların güvenimizi sarsmasından kaçışımız yok!
İyi ama nereye kadar ki böyle. Ondan kurtulamıyoruz bundan kurtulamıyoruz. Sorun gerçekten de biz de mi bitiyor yoksa. Toparlanmak ne kadar kolay acaba?
Her şey bir yana hayatımız boyunca her insanın bir döneminde unutamadığı, beynine kazınan, kâbuslarını süsleyen, keşke yaşamasaydım dediği anlar olmuştur. Öyle bir şeydir ki öyle bir andır ki bunlar sadece dakikalar içerisinde insanın hayatını değiştirebiliyor. Belki de o gün yarım saat geç uyansanız yaşamayacaksınız. Ama olacak ya ama yaşayacaksınız ya kurtulamıyorsunuz işte. Bu anların sonunda ya çok sevdiğiniz bir insanı kaybedersiniz ya da insanlara bakış açınız değişir. Bu yaşanılanlar canınızı acıtır, hayatınızın sonu gibi gelir, ölürsünüz bitersiniz. Oysaki bunlar size sadece tecrübe ve deneyim olur. Diğer insanlardan bir adım öndesinizdir artık ve şu da bir gerçek olgunlaşıp büyümek için böyle bir olay yaşamanız gerekmektedir. Aslında sizi üzen nedir?
Herkes bir kez de olsa çok sevdiği bir insanı kaybetmiştir. Ardından gözyaşları döküp, dünyanın sonunun geldiğini düşünüşüzdür. Ardından şiirler yazıp her şarkıda kendimize bir pay çıkarmayı başarmışızdır. Gidenin arkasından öylece bakakalmışızdır. Boynumuz bükük kalmıştır. Bu sadece sevgili anlamında değil, en yakınım dediğiniz bir dostunuz içinde olmuştur. Sokak ortasında yağmurun altında kalıp sırılsıklamda olsak aldırmayız artık. Çünkü bitmiştir her şey. Yaşasak da olur yaşamasak da deriz. Yıllar geçtikten sonra bile izi kalır içimizde. Derin bir yaranın nasıl yıllar boyunca izi geçmez ve kalırsa bu da öyledir. Hançeri çıkartıp atarız ama izi kalır. Beynimizin oyunları vardır bize olduk olmadık yerde kaçamadığımız olayı tekrar tekrar hatırlatır.
Kaybettiğimiz insanın arkasından o da beni düşünüyor mu diye düşünmek farz olmuştur bizim için. Özlemimizi bastırmaya çalışırız. Yıkıldığımızı sandığımız o an aslında hayatımızda dönüp noktamız olacaktır. İnsanların gerçek yüzünü anlamış, başımıza neler gelebileceğini görmüş, güvenimiz sarsıldığı için daha temkinli bir hale geliriz. Bir adım öne geçmişizdir bunu fark etmekte zorlansak da.
Kendi hatamızdan dolayı kaybettiysek sevdiğimizi çok daha zordur. Pişmanlıklardan kaçışımız yoktur. Düşüncelerimizden kaçışımız yoktur ve her an dilimizde dolanan sakız olan kelime keşke… Sarf etmek için çok geç kalınmış bir keşke.
Binlerce keşke deyip her gün yıkılmak yerine sevdiğimiz insanları kaybetmemek için hatalarımızdan kaçınmak en iyisi değil midir?
Ayrılıklardan kaçış yok!
Sevmekten kaçış yok!
Kırgınlıklardan kaçış yok! |