RAMAZAN AYI BÖYLE GEÇTİ
Ramazan ayı 12 ayın Dini inançlarımıza göre Müslümanların Kutsal hayırlı ve Kuranı Kerimin ilk indiği ve içinde Kadir gece, sininde bulunduğu aydır.
Ramazan her yıl 10 gün evvel başlar ve 30 yıl gibi bir zamanda da tekrar aynı mevsime ve aya rastlar. Onun için yılın her günü Ramazan ayına rastlar 60–70 yaş ve yukarıda olanlar her gün Ramazan orucu tutma şansına ve o duyguyu tadarlar.
Ramazan ayında Ramazana has olan Ramazan orucu tutulur Oruç sabah ezanıyla başlayıp akşam ezanıyla biter sabah ezanıyla akşam ezanı arasında oruç tutan insanlar her türlü kötülükten uzak durmak la beraber hiçbir şey yiyip içmezler bu şekilde beden temizlenmiş olur.
Ramazan ayına mahsus olan cemaatle birlikte kılınan yatsı namazından sonra 20 rekât Teravih namazı idrak olunur yılda bir defaya mahsus Ramazan ayı içinde tespih namazı kılınır.
İslam inancına göre Ramazan ayı Hayır ayıdır. Ramazan ayı içinde Müslümanlar yıllık kazançlarından düşük gelirli, yaşlı, kimsesiz, sakat, dul ve yetimlere, ciddi din adamı yetiştiren kamu ve özel kuruluşlara fitre ve zekât yardımı yaparlar.
Ramazan ayı başlamasıyla toplu iftar yemekleri yapılır, Bu konuyu biraz açalım İftar yemeği dinimiz gereği Ramazan ayı boyunca ekonomisi iyi olan ve lüks yaşayan zengin insanlarca, yıl boyu gıdasını ve beslenmesini tam yapamayan insanlardan oluşan fakir, yaşlı ve kimsesiz olanlara, gazi ve sakatlara verilen oruç açma iftar yemeğidir.
Köylerde, İlçelerde ve İllerde durumu iyi olanlarca mahalle muhtarların tespit etmiş olduğu fakir insanlara gıda, Giyim, fitre ve zekât yardımı dinimiz gereği yardımlar yapılmalıdır.
Günümüzde ise tam tersi uygulanarak bir birlerine gösteriş iftar yemek ikramı edilmektedir. Gösteriş iftar yemekleri kimlere karşı yapıldığı bilinmemektedir. Aslında yukarda saydığım kişilere iftar yemekleri verilmesi gerekmez, mi?
Dinimiz ne diyor yoksulları, dulları, yetimleri, yaşlıları, sakatları, gazileri, doyuracaksın giyindireceksin sevindireceksin der peki sevap kazanmak bu uygulamanın neresinde?( TARİKATLAR VE DİNİ KULLANARAK KURULAN DİNİ VAKIFLAR) insanların duygusunu sömürdükleri çıplak gözle açıkça izlenmektedir tarikatların (VE DİN ALTINDA KURULMUŞ OLAN VAKIFLARIN )kime hizmet verdiği de belli olmamakla beraber sömürü düzeni kurmuşlardır.
Diyanet Devletçe milli bütçeden pay aldığı halde Müslümanlara namazı para karşılığı kıldırmaktalar Cuma namazından sonra devamlı para isteyerek dilencilik özendirilmiyor mu para dilenciliği yapmak çok kolay kazançtır anlam vermek mümkün değildir.
Din adamaları kürsüden fetvalarla anlatıyorlar şu kişilere yardım yapacaksın ancak uygulama da tersini yapmaya devam ederler kim fakir kim zengin KAFAM karma karışık oluyor.
Diyanet başkanlığının asıl görevi şu olmalıdır cami hopörlelerinden ve kürsüden hutbelerde vaaz verirlerken Kuranı kerimin Türkçe açıklamasını anlatmak ve insanlara Kuran ne diyor öğretmek asıl görevleri iken ben bu güne kadar Kurandaki sureler Kuran ayetler şöyle diyor diye bir şey duymuyorum sadece Arapça laflar( DOĞRU KURAN ARAP DİLİNDE İNMİŞTİR) biz TÜRK Müslümanlarında KURANIN içeriğini kendi dilimiz olan Türkçe’yle öğrenmek hakkımız değil, mi?.
Kuranı Arapça okuyan imamlar kendileri de belki söylediklerini anlamını bilmiyorlardır bir ara televizyonlardan Kuran okurken alt yazı olarak Türkçe geçiyordu okuyorduk bu yıl ondan vaz geçildiği görülmektedir.
Söylemlerle uygulama aynı olmayınca içime acaba ben, mi yanılıyorum diye şüphe düşüyor şüpheleniyorum(ANCAK KURANI KERİMİ TÜRKÇE YAZILMIŞINI OKUYORUM)Ramazan ayınız ve BAYRAM, ınız mübarek olsun saygılar. Ahmet BİLGİN
|