GARDAŞ
Köroğlu dağlarına yazmıştık davamızı yedirtmeyecektik akbabalara, ölen hayvanlarımızı...
Bahçamıza fidan, suyumuza ark olacaktık...
Hani kaderin tekerine bir çomak da biz sokacaktık, hani adam edecektik kara toprağı...
Ozan boyu şahitti andımıza, yeşerecekti tarlamız tel örgü çekecektik kurda kuşa karşı…
Yukarı patikayı yol edecektik doğan güneşe ağrı…
Suyumuz akacaktı hani, kara çalılığa karşı...
Nerde kaldı sözün, nerde kaldı andın gardaş, ne oldu davamıza, unuttun mu gardaş...
Sağır dağların kucağı tatlı mı geldi sana, tez elden bela aldın deli divane başına gardaş.
Bu dağlar yakacaktı, telef edecekti seni belliydi zatı gardaş.
Güz girdi köye, ne yaparım ben şimdi yoluğuz başına…
Hayvanlarımız, atlarımız ahırda aç kuzularımız bekler şimdi bizi,
Susuz kalmıştır, buzulayıcı ala keçimiz. Ben ne yaparım şimdi.
Neden beni dağlara çıktın, neden vurdun buğday tanem uğruna gardaş!
Yetmez miydi bize vatan toprağı gardaş...
Aldılar seni sormadan dağ başlarına, hain dediler, şerefi beş para etmez dediler, ben de anlamadım gardaş.
Anamız konuşmaz oldu sen gittin gideli, benim de gönlüm hasret kalmış ben bilmem gardaş...
Bacım yolunu bekler oldu, gel artık, etme eyleme gardaş...
Başak verdi arpalar, kesilmek ister, tırpan sallayamam, belim tutmaz olmuş ben bilmem ki cahil kaldım gardaş...
Terör bombası seni de vurdu gardaş...
Buzağı emzirmek, kuru ot yemek, sıcak tarhanam yeterdi bize gardaş...
Kara kara zulüm doğurmuş, bizim derenin solucanları.
Onlara da çıkışmadım, ağzım yandı benim, ben onu bilirim gardaş...
Elin mektep gördü keser oldun her sözü, sen ne ettin kendine hain oldun gardaş.
Susuz kavaklarım senden farksız oldu, kesildi sesin, gelmez oldu nefesin, nerelerdesin gardaş...
Ağlatma beni ağlayamam, hatırlamaz oldum, unuttum gardaş...
Belli eder oldu bacım, gebe olmuş ben ne derim köy kahvesine şimdi…
Sen tez elden yetiş memlekete gardaş...
Seni sorar oldu, askerde oğlan, ne derim aklım ermez gardaş...
Asker bekler ahali seni ben öyle derim başka ne derim ki gardaş.
Babamız, ağamız seni arar olmuş, bitmez mi tezkere derler.
Hain mi derim, kan aldı mı derim? Gönlüm, el vermez yalana gardaş.
Utanmayı bilmem ben, bostanıma avla, tavanıma sac olurum, elimden bu gelir gardaş...
Parti derlermiş adına oy isterler benden, yol açtılar yıllardır eşek geçmez patikaya...
Mekene getirdiler, suyum yok ki gardaş...
Ben anlamam ki ne yapam gardaş...
Azalar seni sorar, muhtar olsun derler ne cevap verem ki vatan borcunu öder derim gardaş…
Çok mu sevdi seni kara dağların bozuk kefeleri, düzgün dartmaz gardaş.
Çıkmaz oldu sesin, babamız da bizlere ömür, soyum kuruyor. Bacam tütmez oldu gardaş.
Öküzleri sattım, yetişmedi param gel etme sen de gitme gardaş...
Anam da kalkamaz oldu döşeğe düştü, seni düşünür, o da sezer oldu gardaş…
Bacım süt veremezmiş yeğenime, sütü gelmezmiş. Helal et gardaş.
Gelmez der cenderme, suçun büyükmüş gardaş...
Hakkını istemişsin; gözünü açtırmamışlar, yollamışlar terör kucağına, unut haini derler gardaş...
Ahali dellenmeye başladı, bacımı bana vermek isterler...
Ben cahilim, ne yapam şimdi gardaş?
Kuzularımız elden çıktı, ekmeğim yetişmez oldu, suyumuz akmaz derler, köyde ahali kalmadı.
Tellal haber eder gardaş…
Civar köylerde göç edenler oldu, ben ne yaparım şimdi gardaş...
Gel etme artık, gel gardaş...
Kimse kalmadı, göçe iterler, terörist olman derler.
O nedir bilmem, rençberlik işim gardaş...
Ocağım garip gelir oldu yabancılaştım, kuma aldım bacımı darılma gardaş...
Beben büyüdü seni sorar oldu, dilim tutulur diyemem gardaş...
Yeni duydum, vatan haini derlermiş sen gibilere, ben ne diyem şimdi gardaş...
İhtilal çıkmış, adım atılmaz dışarı, kefeler eşitleniyor gardaş!
Anamız da göçtü gitti, bacım sızlanır durur, başımız sağ olsun gardaş…
Öküzlerim gitti. Samanı, arpası yetmez oldu, sattım gardaş.
Üç kusura gitti hepsi aklım ermedi, ermedi gardaş.
Keşke gitmeseydin gurbet ele de sönmeseydi baba ocağım.
Seni sordu yine oğlun, dönmedi dilim de şehit düştü dedim. Başka ne derim ki?
Kalbime gömdüm seni, dağlar aldı seni gardaş...
Saçlarım ağardı, tanınmaz oldum ben de geliyorum gardaş...
Tarlamız, kör oğlu davamız da söndü gitti, unutuldu gardaş.
Yaban elde biz de yok olduk bittik gardaş...
Koca caddeler büyük geldi bize, yabancı kaldım buralara.
Bizi de teptiler yerimizden ocağım söndü ne yapalım gardaş.
Geliyorum. Ben de geliyorum yanına gardaş...
Demokrasi bana da el uzattı, boşaldı evim şehre git dediler, durma dediler gardaş...
Ev verecez dediler, anlamam ben ne yapam şimdi ele güne karşı gardaş…
Öldü dediler sana, ölün de gelmedi. Ne yaptılar sana gardaş?
Toprağımı aldılar ellerimden, yetim kaldı evlatlarım,dağın dağım oldu başka ne yaparım gardaş…
Senden habersiz soktum çomağı, kaderin tekerine…
Beni de seveceklermiş gardaş...
Koca öküzden farkım kalmadı boyunduruk taktılar,
Gücüm yetmez oldu ben de bittim gardaş...
Andımız unutuldu, kim yapar ki başka bende bilmem gardaş...
Mezar taşını buldum, uzanıverdim gardaş...
Bacımla bebeni düşünme, demokrasi iyi bakacağım dedi...
İnşallah iyi bakar gardaş...
Hakan erbaş 22.01.09 |